Yükleniyor
svg

Aşağistanbul’da Yeni Macera: Yapboz Evi

Kasım 13, 20257 dk okuma süresi

Bir İstanbul ama başka İstanbul. Fantastik canlılarla dolu, şaşırtıcı olaylara gebe bir İstanbul. Melis Sena Yılmaz’ın Aşağistanbul’u.

Aşağistanbul Maceraları’nın ikinci kitabı Yapboz Evi, eylül ayında Günışığı Kitaplığı’ndan çıktı. 8-12 yaş grubuna kategorilendirilse de elbette böyle kitapların yaşı yok. Yazarın ilk kitabı Aşağistanbul’dan bildiğimiz o tuhaf, şaşırtıcı, sürprizlerle dolu dünya Yapboz Evi’nde de karşımıza çıkıyor. Melis Sena Yılmaz, çocuklara yine maceradan maceraya soluksuz koşacakları bir evren yaratmış. Genç yazar, bu anlamda benim de takip ettiğim kalemlerden biri. Nasıl bir hayal gücü bu, bunu nasıl uydurmuş diyerek okuduğum, çok da beğendiğim bir yazar.

Yapboz Evi tıpkı dizinin ilk kitabı gibi Aşağistanbul’da geçiyor. İlk kitapta babasının izinden bu fantastik dünyaya gelen Zeynep bu kez yine maceraların içinde buluyor kendini. Dedektif olan babası ile babaannesinin, bir soruşturma için Büyükada’ya gitmesi sonucu mahallenin munis amcası Hilmi’ye emanet ediliyor Zeynep. Korkmayın, burası Aşağistanbul. Çocukların hâlâ güvenle komşuya emanet edilebildiği bir yer. Mahallenin “Yapboz Hilmi” dediği Hilmi Amca’nın evi, lakabından da anlaşılacağı üzere yerden tavana yapbozlarla dolu. En küçük alanlarda bile küçücük yapbozlar var. O tam bir yapboz hastası. Durmadan farklı yapbozlar alıp tamamladıktan sonra duvarlara asan Hilmi Amca’nın evinde artık neredeyse hiç yer yok.

Ama Yapboz Hilmi’nin bir derdi var.

Tıpkı yapboz parçaları gibi, üzerinden, kıyafetlerinden parçalar dökülüyor. Düşen parçanın yerinde, eksik parçalı yapbozlar gibi bir beyazlık kalıyor…

Kahramanımız Zeynep ve en yakın arkadaşı Orkun, bu duruma sadece üzülmekle kalmıyorlar. Ona yardım etmek için harekete de geçiyorlar. Yoksa Yapboz Hilmi giderek dağılacak! Önce doktora götürüyor iki kafadar, Hilmi Amcalarını. İtfaiye pelikanların sırtına bindikleri gibi uçuyorlar gökyüzüne ve işte az sonra hastanedeler. Şaşırmayın, burası Aşağistanbul. Uçan köpekler, Galata boynuzlu atlar, karga-insanlar, sinirli lambalar görmek burada çok doğal. Ve evet, yapboz parçaları gibi üzerinden parçalar dökülen biri de çok şaşırtıcı değil. Ama Hilmi Amca’nın derdi de öyle kolay çözülecek gibi değil.

Maceradan maceraya sürüklenirken, hatta yapbozdan yapboza gezerken (evet evet, yapbozların içine de giriyorlar) okuru da soluksuz peşine katan Zeynep ve Orkun elbette bu işi de çözecekler. Çocuk okurları eğlendirip heyecanlandırırken yetişkin okurlara da bir hüzün bırakacaklar sanırım.

Yapboz Hilmi’nin öyle parça parça dökülüyor olması beni de biraz hüzünlendirdi. Doğduğu yeri hatırlayamayan Hilmi Amca’nın dökülmesi, yaş almış, ömrünün sonbaharındaki yakınlarımızı hatırlattı bana. Onların özlemlerini, çocuklarına, torunlarına olan sevgilerini. Torunlarını göremezlerse, yakınlarından ayrı kalırlarsa belki de onların da fiziken değil ama ruhsal olarak tıpkı Yapboz Hilmi gibi döküleceklerini, döküldüklerini.

Bu bir çocuk kitabı, ne bu hüzün diyebilirsiniz. Ama işte yetişkin gözüyle çocuk kitabı okumak da böyle bir şey. Merak etmeyin, bu hikâye çocukları çok eğlendirecek. Aynı zamanda arkadaşlığın, iz sürmenin, amaca ulaşabilmek için çaba göstermenin önemini de anlatacak onlara. Zeynep ve Orkun’un dostluğu, Hilmi Amcalarına adeta yoldaş oluşları, çocuk okurları birçok yönden etkileyecek.

Fantastik kahramanların bolca yer aldığı bir mekân olduğundan bahsettim Aşağistanbul’un. O kahramanlardan biri de karga-insanlar. Hikâyenin sonlarına doğru Yapboz Hilmi’nin macerası Büyükada’daki olayla kesişirken dikkatimi çeken bir kısım daha oldu. Karga-insanlar, Aşağistanbul’da hor görülen, her türlü kötülüğün kendilerinden kaynaklandığı düşünülen canlılar. Melis Sena Yılmaz daha birçok ince noktaya dokunuyor kitabında ama burayı da es geçmek olmaz. Genç yazar; ön yargılarımızın, kendimiz gibi olmayanı hor görmemiz ya da olumsuz etiketlememizin nasıl sonuçlara yol açacağını bu maceralı hikâyenin içine başarıyla yerleştirmiş. Üstelik çocuk okurlara ders verir gibi didaktik bir anlatımla değil, keyifle anlatıyor.

Fazla uzattım gibi ama son olarak, bu kitaptan iki cümle seçseydim şunlar olurdu: “Bugüne kadar hep fırtınadan nasıl korunacağımıza baktık. Sen fırtınanın kendisine bakmayı akıl ettin.” Muazzam değil mi? Melis Sena Yılmaz, bence yetişkinlere de çok şey söylüyor Yapboz Evi’nde.

“Aşağistanbul Maceraları”nın devamını merakla ve heyecanla bekliyorum…

Bu haber adada kalmaya devam etsin mi?

1 People voted this article. 1 Upvotes - 0 Downvotes.
Yükleniyor
svg