“Gen V”, ana dizisi “The Boys” gibi, süper kahramanların dünyasını altüst eden, beklenmedik twistlerle dolu bir yapım. Bu sezonun en büyük gizemlerinden biri, Godolkin Üniversitesi’nin yeni dekanı Cipher’ın kimliği ve güçleriydi. Marie ve arkadaşları onun adının bile “şifre” anlamına geldiğini, bir tür gizli mesajı gizlediğini fark ettiler. Ve son bölümle birlikte bu teorilerinin ne kadar doğru olduğu ortaya çıktı.
Uzun süre Cipher’ın herhangi bir gücü olmadığına inanan kahramanlarımız, Cate’in onu gizlice kayda almasıyla birlikte büyük bir şok yaşadı. Cipher, Cate’in zihnini okuduğunu ve ne yaptığını bildiğini göstererek, Cate’i ve Jordan’ı zihin kontrolüyle manipüle etti. Böylece Cipher’ın gücünün telepati olduğu ortaya çıktı. Cate’in aksine, onun güçlerini kullanmak için birine dokunması gerekmiyor; o, zihinleri uzaktan kontrol edebiliyor.
Ancak bölümün asıl twist’i bundan sonra geldi. Cate ve Jordan, Cipher’ın evindeki gizli bir kasada, solunum cihazına bağlı, korkunç bir şekilde yanmış bir adam buldu. Cipher, bu adamın babası olduğunu söyledi. İşte burada çok güçlü bir teori devreye giriyor: Bu yanmış adam, Godolkin Üniversitesi’nin kurucusu Thomas Godolkin olabilir mi?
Bu teoriye göre, asıl telepatik güçlere sahip olan kişi Cipher değil, Thomas Godolkin. Marie’nin Cipher’ın kanında Compound V’ye dair bir belirti bulamaması da bu teoriyi destekliyor. Eğer Godolkin, bedeni yanmış olsa bile psişik olarak hala hayattaysa, Cipher’ı bir kukla gibi kullanarak dış dünyayla iletişim kuruyor olabilir. Bu durum, Marie’nin kan kontrolü güçleriyle bu yanıkları iyileştirmeyi umut eden Godolkin’in, Marie’ye olan takıntılı ilgisini de açıklıyor. Karakterin adının “Şifre” olması da, bu gizemin tam ortasına oturuyor ve asıl mesajın “Godolkin” olabileceğini fısıldıyor.
“Gen V”, bu tür zekice yazılmış gizemlerle izleyiciyi sürekli düşünmeye ve teoriler üretmeye davet ediyor. Sence bu teori ne kadar doğru?
