Akıştasın: Frieze New York’un Ardından: Lüks ve Tedirginlik Bir Arada

Yükleniyor
svg

Frieze New York’un Ardından: Lüks ve Tedirginlik Bir Arada

Haziran 9, 20254 dk okuma süresi

 

Frieze New York 2025: Göz Alıcı Estetik mi, Sessiz Bir Geri Çekilme mi?

“Ah, ben buna bayıldım!”

Çizgili bir takım elbise giymiş bir kadın, Frieze New York’taki Esther Schipper Galerisi’nin standında duran devasa bir cam panelin önünde hayranlıkla fısıldıyor. Belçikalı sanatçı Ann Veronica Janssens’in “Pinky Sunset R” (Pembe Gün Batımı) adını verdiği bu eser, nervürlü ve dikroik cam katmanlarıyla gün batımının o büyülü pembe, sarı ve turuncu tonlarını yakalıyor. Eserin etrafındaki uğultu hiç dinmiyor; insanlar yaklaşıyor, fotoğrafını çekiyor, güzelliği hakkında yorum yapıyor ve sonra yollarına devam ediyor.

Bu eser, adeta bu yılki Frieze New York’un ruhunu özetliyordu. Manhattan’ın ultra lüks Hudson Yards’daki The Shed binasında düzenlenen fuar, her zamanki gibi göz alıcıydı. Ancak bu yılki atmosferde belirgin bir farklılık vardı: Sanat, sanki keskin köşelerinden arındırılmış, daha güvenli ve estetik bir limana sığınmış gibiydi.

Estetiğin Yükselişi, Eleştirinin Sessizliği

Fuarı gezerken en çok dikkat çeken unsur, eserlerin ezici bir çoğunluğunun politik veya sosyal bir mesaj taşımaktan ziyade, saf bir görsel zarafet sunmasıydı. Keskin toplumsal eleştiriler, güncel dünya meselelerine dair sert yorumlar yerini daha çok estetik bir hazza bırakmış gibiydi. Janssens’in 90.000 dolarlık eseri gibi, fuardaki birçok çalışma da izleyiciye bir yaz esintisi gibi huzur vermeyi amaçlıyordu; rahatsız etmeyi, sorgulatmayı veya bir tartışma başlatmayı değil.

Hollywood devi Ari Emanuel’in Endeavor grubunun Frieze’i satın almasıyla birlikte fuarın daha ticari bir yöne evrildiği konuşuluyordu. Bu yılki seçkiler, bu durumu doğrular nitelikteydi. Sanat, bir protesto aracı olmaktan çok, lüks bir dekorasyon nesnesi olarak konumlanıyordu.

Piyasanın Nabzı: Tedirgin Bir Lüks

Bu estetik odaklı yaklaşıma rağmen, galerilerin kulislerinde bir tedirginlik hissediliyordu. Birçok galeri çalışanı, satışların durumu sorulduğunda kaçamak cevaplar verdi. Bu durum, sıkı ekonomik koşulların sanat piyasasını, özellikle de orta segmenti etkilediğinin bir işaretiydi. New York merkezli fiber sanatçısı Orly Cogan’ın sözleri ise sanatçıların ruh halini özetliyordu: “Bugünün siyasi ve ekonomik koşulları altında sanat yapmak için daha az ilham alıyorum.”

Ancak bu durgunluk, buzdağının sadece bir kısmıydı. Fuarın diğer ucunda, Jeff Koons‘un ikonik “Hulk” heykellerinden birinin 3 milyon dolara satılması, piyasanın en tepesindeki devasa çarkların dönmeye devam ettiğini gösteriyordu. Bu, sanat dünyasının iki farklı hızda işlediğinin açık bir kanıtıydı: Orta düzeydeki sanatçılar ve galeriler temkinli adımlar atarken, “mavi çipli” yıldızların eserleri astronomik rakamlara alıcı bulmaya devam ediyordu.

Sonuç olarak Frieze New York 2025, sanat dünyasının mevcut durumuna dair karmaşık bir portre çizdi. Bir yanda estetik açıdan kusursuz, göz alıcı ve ticari olarak güvenli işler; diğer yanda ise bu lüks kabuğun altında hissedilen ekonomik bir belirsizlik ve yaratıcı bir durgunluk. Fuar, sanatın bu değişken ortamda nereye evrileceği sorusunu bir kez daha akıllara getirdi.

Bu haber adada kalmaya devam etsin mi?

0 People voted this article. 0 Upvotes - 0 Downvotes.
svg

Aklında bir şey mi var?

Yorumları göster / Yorum bırak

Cevap ver

Yükleniyor
svg