Alternatif pop müzik türündeki şarkıları ile dikkat çeken söz yazarı, besteci ve yorumcu Ece Barak ile 15 soruda üretim süreçleri, alışkanlıkları ve ilham kaynaklarını konuştuk.
Yeni bir şarkıya nasıl başlarsınız? Melodi mi önce gelir, sözler mi?
Bunun bir matematiği yok benim için. Bazen bir melodi aklıma takılıyor ve mırıldana mırıldana onun üzerine söz yazıyorum. Bazen ise sözler geliyor aklıma, kenara not alıyorum, ardından da onu besteliyorum. Mesela Deniz Molası şarkımın önce şiir yazar gibi sözlerini yazmıştım. Güneş Açtı şarkımın ise önce melodisini bulmuştum… Değişiyor yani ama nasıl olursa olsun, bu süreci çok seviyorum!
En iyi şarkılarınızı hangi ruh halinde yazdığınızı düşünüyorsunuz?
20’li yaşlarımda kesinlikle ayrılık, hüzün, anlaşılmamak gibi negatif duygulardan beslenirdim ve ilhamı bu duygularda arardım. 20’li yaşlarımın sonunda ise ilk kez mutlu mesut aşk şarkıları yazmaya, yazabilmeye başladım. Bence direkt hayatımdan etkileniyorum ben, dolayısıyla şarkı yazarken her türlü ruh halinde olabiliyorum güncel duygu durumuma göre.
Yazdığınız şarkılardan en çok zorlanarak tamamladığınız hangisiydi?
İlk yazdığım şarkı olan İlk Aşk. İlk kez denenen bir şeyin zorluğuydu sanırım. Ve üzerine titremekten birçok kere başını sonunu falan düzelttim. Sonradan daha doğal akmasına izin verdim bu sürecin, giderek daha da kolaylaştı. Nasıl ortaya çıktıysa öyle bırakıyorum artık şarkılarımı. Yaratılma amacı öyleymiş demek ki gibi bir yerden bakıyorum.
Çalışırken asla yanınızda bulundurmadığınız veya olmadan çalışamadığınız bir şey var mı?
Ben müzikle eş zamanlı olarak bir yandan tam zamanlı, yoğun bir reklamcılık kariyeri yürütüyorum neredeyse 10 senedir. Her yerde, her ortamda yoğun çalışmaya o kadar alıştım ki ben o an çalışmaya niyet ettiysem, konsantrasyonum çoook zor dağılır. O yüzden böyle bir şeyim yok.
Kendi kendinize “keşke bunu ben yazsaydım” dediğiniz bir şarkı var mı?
O kadar çok ki… Sözleriyle beni mahveden, hayranlıktan öldüren çok fazla şarkı var. İlk aklıma gelen Sertab Erener’in Aşk Ölmez Biz Ölürüz’ü oldu. Global örneklerden ise I Will Always Love You geliyor aklıma. Derin şarkılar dışında, basit gibi görünen vurucu sözlerle pop tarihine damga vurmuş şarkılara da hayranlıkla karışık bir kıskançlık duyuyorum. Göksel’in Depresyondayım’ı ve Hadise’nin Sıfır Tolerans’ını buraya örnek gösterebilirim. Muhteşemler, ilk dinlemede insanın beynine kazınıyorlar. Gerçek hit dediğin böyle olur.
Şarkılarınızda en çok hangi enstrümanları kullanmayı seviyorsunuz?
Ben en çok şarkıların ritimlerini önemsiyorum. Hareketli veya duygusal fark etmez, bence aranjede şarkıların ritmik alt yapısı en önemli olan şey. O nedenle ritmik elementler ve özellikle de bas yürüyüşlerine çok önem veriyorum.
En sevdiğiniz sahne deneyiminiz hangisiydi ve neden?
Beşiktaş Meydanı’nda bir konserimiz olmuştu üniversitedeki grubumla. Belediyenin bir etkinliğiydi. Tamamen halka açık bir ortamda ilk kez sahnem olmuştu. Caddede yürüyen, vapurdan inen, bizimle hiç alakası olmayan insanlar toplana toplana büyük ve çok eğlenen bir kalabalığa dönüştüler zamanla. Bambaşka insanlara böylesine ulaşabilmek çok mutlu etmişti beni. O nedenle çok özeldir benim için.
Müziğinizin zamanla değiştiğini düşünüyor musunuz? İlk zamanlardaki üretimlerinizle bugünküler arasındaki fark nedir?
Eskiye göre daha özgür üretebildiğimi düşünüyorum her şeyden önce. Eskiden daha bir forma sokmaya, şekle büründürmeye çalışırdım şarkı sözlerini. Şimdi biraz daha içimden nasıl dökülüyorsa o diyorum. Ama özgürleşirken bir yandan da insanların beğenilerini eskiye göre daha fazla tartıyorum, özellikle beste kısmına gelince.
Bence ürettikçe ve piyasada var oldukça ister istemez kıyas ve inceleme haline bürünüyorsun. Dinleyici nelerden hoşlanıyor, buraya o bakış açısıyla nasıl bir dokunuş yapabilirim diye bakıyorsun. Bunun etkilerini kısalan cümlelerimde çok fark ediyorum. Daha akılda kalıcı melodiler üretmeye çalışmanın, cümlelerimi kısaltma etkisi oldu. Eskiden daha uzun cümlelerle dolu bir hikâye anlatıcılığı yapardım. Artık şarkı sözlerimde anlamsal olarak daha özgürüm, anlatıcılığımda ise daha kısa ve özüm.
Bir şarkıyı bitirdikten sonra hissettiğiniz ilk şey ne oluyor?
Şüphe. Güzel oldu mu, paylaşılmaya değer mi diye düşünmek için zamana ihtiyaç duyuyorum. Çokça kez dinliyorum. Şüphelerimin olumlu hislere dönüştüğü noktada paylaşıma açıyorum.
Sahneye çıkmadan önce mutlaka yaptığınız bir ritüeliniz var mı?
Ritüel diyemem ama dikkat ettiğim şeyler var. O günlerde iyi uyumuş olmaya; bir gün öncesinde erken yatmış olmaya çalışırım. Konser için o gün içerisinde yolculuk etmem gerekmiyorsa mutlaka spor yaparım. Çok az ve sağlıklı şeyler tüketirim. Hazırlanırken ise beni yükseltecek şarkılar dinlerim.
Müziğinizin en büyük ilham kaynağı kim ya da ne?
Kendi hayatım. Kendi hikayelerim, hislerim.
Çocukken en çok dinlediğiniz albüm neydi?
Bilinçli müzik dinlemeye başlamamın miladını 10 yaşım kabul ediyorum. İlk kez bir müziğe ve müzisyene hayranlık duymayı o zaman hissettim. 2002 yılı, Avril Lavigne Complicated şarkısını çıkartmıştı ve benim resmen hayatım değişmişti… Şu 3 albümü inanamayacağınız kadar çok dinledim o yaşlarda. Ev halkına bile tüm şarkıları ezberletecek kadar.
Sırasıyla 2002, 2003 ve 2004 yılı takıntılarım: Avril Lavigne – Let Go, Evanescence – Fallen, Mor ve Ötesi – Dünya Yalan Söylüyor
Sizi en çok etkileyen film veya kitap neydi?
Küçük Kadınlar’ı okumuştum küçük bir kız çocuğuyken ve gerçekten aşırı etkilenmiştim. Her zaman güçlü ve ilham veren kadın kahramanlı hikayeler beni çok almıştır. Bunu hayatta ilk kez Küçük Kadınlar’ı okurken hissetmiştim. Kız kardeşlik, aile bağları, hayallerinin peşinden koşmak… Bunlar beni çok etkileyen temalar zaten ve hepsi bu muhteşem kitapta var. Her anne-baba çocuklarına küçük yaşta bu kitabı okutmalı.
Seyahat etmek müziğinizi nasıl etkiliyor?
Seyahat etmeye aşık biriyim ama müziğim üzerinde olumlu veya olumsuz etkisini hissedebileceğim bir deneyimim olmadı bugüne kadar. Sadece modum üzerinde muhteşem olumlu etkisi oluyor, bayılıyorum gerçekten.
Günlük hayattaki hangi sesler size müzikal anlamda ilham veriyor?
Son dönemde başta canım dostum Emir Can İğrek’ten müthiş ilham alıyorum. Onun çok fazla yazdığı, çaldığı şeye şahit oluyorum çünkü kendisi hep üretir, evde otururken sık sık eline gitarını alır denemeler yapar. Bazen de kendi sevdiği şarkılardan çalar. Onun hikayelerini nasıl şarkılara çevirdiğini görmek, benim de aklıma fikirler getiriyor, bana çok net ilham oluyor.
Onun dışında kıymetlerinin yeterince bilindiğini düşünmediğim ama bence müthiş yetenekli olan Ceren Gündoğdu ve Şenceylik var. Gerçekten çok anlamlı sözler yazan ve ortaya kaliteli şarkılar çıkaran müzisyenler olduklarını düşünüyorum. Son dönemde de genç isimlerden Afra’yı takip ediyorum. Muhteşem bir sesi var ve gerçekten çok kuvvetli sözler yazıyor. Kendine has diyebileceğim son derece ilginç bir tarzı var. Bence ismini uzun yıllar duymaya devam edeceğimiz biri o da.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak