Yükleniyor
svg

Küçük Detaylardan Büyük Kararlara: Büyük Uyku

Nisan 30, 20255 dk okuma süresi

Komşu, haberi sana okumamı ister misin?

Yeni bir gün, yeni bir başlangıcın ilk adımı…Toparlanırken göze tekrar giren o ufacık tefecik içi dolu hatıracık eşyalar ve ansızın alınan bir karar: “‘Artık bunları da oraya kadar taşımayayım demiştim, ama anlaşılan geride bırakmaya hazır değilim.” Kerem, tam da o anda, geçmişi atmak yerine ortaya çıkarmaya karar veriyor ve macera başlıyor.

Kerem, üniversiteyi yeni bitirmiş diplomalı bir botanikçi, tabii bir de romanımızın başkahramanı. Kendini botanikçiden daha fazlası, bir “bitki sırdaşı” olarak tanımlıyor. Bu tanımla, bizleri 12 yaşına, taşındıkları o ilginç sonbahar gününe ve ilginç arkadaşı Nergis’e götürüyor.

Sabri Safiye’nin Günışığı Kitaplığı’ndan yayımlanan yeni romanı Büyük Uyku, ellerimizle yok ettiğimiz doğanın asıl anlamını, unuttuğumuz kuş cıvıltılarını, yaprakların dansını hatırlamamıza yardımcı oluyor. Nazlı bahar ayları daha yeni yeni yüzünü göstermeye başlamışken, doğa uzun süren kış uykusundan yeni yeni uyanırken, gelin tüm bunların önemini ve anlamını birlikte inceleyelim.

Yeryüzünde her şeyin bir düzen içerisinde ilerlediğini, sonbaharda ağaçların yaprak döktüğünü, ilkbaharda renk renk çiçek açtığını ve bu döngüde her şeyin kendi zamanı gelince gerçekleştiğini biliyoruz. Ancak bu “tıkır tıkır” işlemeye devam edeceğini düşündüğümüz düzende, doğal akışta yarattığımız tahribat gibi çok önemli bir müdahaleyi göz ardı ediyoruz. Dahası, bu düzeni bozmamızın, var olan güzellikleri yok etmemizin, kısacası bencilliğimizin bedelini ödeyeceğimizi unutuyoruz.

Bitkilerin ortadan kalktığı bir evrende, insanlığın birkaç hafta ya da maksimum birkaç ay hayatta kalabileceği oldukça basit ve bilimsel bir gerçek. Attığımız adımlardan, davranışlarımıza kadar geleceğimizi çok da düşünmediğimiz bir düzende, bu dilsiz canlıların insanlığı nasıl cezalandırabileceğini merak ediyoruz. Çünkü birçoğumuz, tıpkı Kerem gibi, bitkilerin de bir dili
olmadığını, onların yalnızca bir ottan ibaret olduğunu düşünüyoruz. Elbette yanılıyoruz.

Ancak sakın kendinizi bu konuda yalnız hissetmeyin. Çünkü Sabri Safiye, yarattığı bu evrende, sade, ayrıntılı ve anlaşılır diliyle hem Kerem’i hem de doğadan uzak kalmış biz okurlarını, doğanın büyüleyici ve şaşırtıcı dünyasını keşfetmeye götürüyor. Doğadan öğrenmemiz gerekenleri Nergis vesilesiyle hem Kerem’e hem de bize aktarırken, bir yandan da öğrendiklerimizle, Kerem’in uğruna botanikçi olduğu sırrını keşfetmemizi sağlıyor.

Büyük Uyku, unuttuğumuz gerçekleri, doğada yarattığımız tahribatı, aslında uyanması gerekenin kim olduğunu hepimize fısıldıyor. Bizler her ne kadar bitkilerin daha da ileri gidemeyeceklerini düşünsek de olayın öyle olmadığı net bir şekilde açığa çıkıyor. Hareket edemeseler de bitkiler bazı kimyasalların hava yoluyla salınması sayesinde, toprak yoluyla —yani kökler ve mantarlar aracılığıyla— haberleşip, iletişim kurabilen, organize olabilen canlılardır. Bu yüzden, bir sabah uyandığımızda açmayan bir nergis, düşmeyen bir yaprak, hışırdamayan bir ağaç gördüğümüzde, yani doğayı dinlememenin cezasını çektiğimizde şaşırmamak gerekiyor.

Sanırım Büyük Uyku bizlere, asıl uykuya dalanın kim olduğunu hatırlatmayı öğretiyor. Kitabı okurken sayfalar arasındaki yaprak vinyetleri, Nergis ve Kerem’in dokunduğu her ağacın, bitkinin huzur dokulu hali bize, içinde barındığımız bu dünyayı ne kadar görmezden geldiğimizi ne kadar da her şeyi unuttuğumuzu hatırlatıyor. Doğayı dinlemeyi öğrenebilmek dileğiyle.

Yazan: Ada Demir

Bu haber adada kalmaya devam etsin mi?

0 People voted this article. 0 Upvotes - 0 Downvotes.
svg

Aklında bir şey mi var?

Yorumları göster / Yorum bırak

Cevap ver

Yükleniyor
svg