Londra’nın Tarihe Geçen Beş Büyük Hatası
Komedyen Paul Coulter, bu yaz İngiltere turnesine çıkacağı “Tarihi Değiştiren Beş Hata” adlı gösterisinde, Londra’nın en unutulmaz ve bir o kadar da komik hatalarını mercek altına alıyor.
Londra, adeta deneme yanılma yöntemiyle inşa edilmiş, karmaşık sokakları ve tarihiyle yaşayan, nefes alan bir şehirdir. Elbette bu süreçte sayısız hata yapıldı. Ancak bu hatalar, şehri utanç duyulacak bir yer yapmaktan çok, ona eşsiz karakterini veren unsurlardır. Yine de bazıları var ki, sonuçları gerçekten de unutulmaz oldu…
1. Kapıları Açık Unutmak
Tarihin en korunaklı kalelerinden biri olan Londra Kulesi, 1381’deki Köylü İsyanı sırasında inanılmaz bir ihmale sahne oldu. Kalenin kapılarının açık unutulması, isyancıların içeri dalmasına ve dönemin şansölyesini yakalayıp başını kesmesine yol açtı. Bu basit ama ölümcül hata, bir anlık dalgınlığın ne kadar ağır sonuçlar doğurabileceğinin trajik bir kanıtıdır.

2. Fırını Kontrol Etmeyi Unutmak
Londra’nın belki de en meşhur hatası, 1666’daki Büyük Londra Yangını’dır. Kraliyet Fırıncısı Thomas Farriner’in söndürmeyi unuttuğu basit bir fırın ateşi, rüzgarın da etkisiyle yayılarak şehrin Orta Çağ’dan kalma ahşap dokusunu neredeyse tamamen yok etti. Bugün, yangının başladığı yere dikilen anıt, bu büyük felaketi ve küçük ihmalin yol açtığı yıkımı nesillere hatırlatmaya devam ediyor.

3. Kendi Kralının Başını Kesmek
Kulağa tuhaf gelse de, İngilizler olarak kendi kralımızı idam etmemizle tarihe geçtik. Fransızların bu konuyu adeta bir hobiye dönüştürmesinin aksine, biz bu olaydan hâlâ derin bir pişmanlık duyarız. Hatta o kadar ki, I. Charles’ı 1649’da idam ettikten sonra, onu gömmeden önce kesik başını bedenine geri diktiler. 1660’ta monarşi yeniden kurulduğunda ise Parlamento, bu radikal kararın ardından adeta bir özür dilemiş oldu.

4. Ölümcül Suyu İçmek
1854 yılında Londra, şehri kasıp kavuran korkunç bir kolera salgınının pençesindeydi. O dönemde halk, hastalığın “kötü havadan” yayıldığına inanıyordu. Ancak Dr. John Snow adında bir hekim, titiz bir çalışma yürüterek salgının kaynağının aslında tek bir mahalledeki su pompası olduğunu kanıtladı. Bu dahice keşif, sadece on binlerce Londralının hayatını kurtarmakla kalmadı, aynı zamanda modern epidemiyolojinin de temellerini attı. Bugün, o meşhur pompanın bir kopyası, bilimin cehalete karşı zaferini simgeleyen bir anıt olarak aynı sokakta duruyor.

5. Titrek Bir Köprü İnşa Etmek
Londra’nın mimari hataları arasında belki de en ünlüsü, Milenyum Köprüsü’dür. 2000 yılında büyük bir coşkuyla açılan köprü, yayaların üzerinde yürümesiyle tehlikeli bir şekilde sallanmaya başlayınca sadece iki gün sonra kapatılmak zorunda kalındı. Bu olay, köprünün tüm dünyada “Titrek Köprü” (Wobbly Bridge) olarak anılmasına neden oldu. İki yıl süren güçlendirme çalışmalarının ardından yeniden açılsa da, bu hata Londra’nın modern tarihindeki en utanç verici anlardan biri olarak hafızalara kazındı.
Diğer şehirler kusurlarını gizlemeye ve mükemmel bir vitrin sunmaya çalışırken, Londra hatalarını kucaklayan, bu yüzden de daha “insani” ve samimi bir şehirdir. Çünkü bazen en harika hikayeler, planlar bozulduğunda ve hayat kendi rastgele rotasını çizdiğinde ortaya çıkar.
Paul Coulter’ın komedi şovu “Tarihi Değiştiren Beş Hata”, Edinburgh Fringe Festivali de dahil olmak üzere birçok farklı sahnede izleyiciyle buluşacak.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak