Danimarka’nın en kutlanan ve çığır açan sanatçılarından Anna Ancher, ülkesinde bir ev adı olmasına rağmen, Birleşik Krallık’ta hak ettiği tanınırlığa henüz ulaşamadı. Dulwich Picture Gallery, bu büyük eksikliği gidermek için sanatçının kariyerinden 40’tan fazla eseri bir araya getiren “Anna Ancher: Painting Light” sergisine ev sahipliği yapıyor. Ancher’ın sanatı, cesur renk kullanımı ve ışığı yakalama konusundaki

Bir dürtü, hayatları nasıl geri dönülmez şekilde parçalar? Olivier Ödüllü yazar James Graham’ın (Dear England, BBC’s Sherwood gibi yapımlardan tanınıyor) eleştirmenlerce beğenilen yeni oyunu “Punch”, Jacob Dunne’ın olağanüstü gerçek hikayesini sahneye taşıyor. Yönetmen Adam Penford‘ın yüksek enerjili ve derin duygusal dokunuşlu prodüksiyonu, kişisel sorumluluğun önemini vurguluyor. Nottinghamlı bir genç olan Jacob, arkadaşlarıyla heyecan aradığı bir

Yıl 1976. Yükselişte olan bir rock grubu, onları süperstarlığa taşıyacak albümü kaydetmek için stüdyoya kapanmıştır. “Stereophonic”, izleyiciyi tam da bu elektrik yüklü atmosfere, bir grubun ya dağılmak ya da zirveye çıkmak üzere olduğu o kritik ana davet ediyor. Uyuşturucu, alkol ve kıskançlığın barut fıçısı gibi olduğu bu ortamda, şarkılar bir araya gelirken, ilişkiler darmadağın oluyor.

London Korean Film Festivali (LKFF), 5 – 18 Kasım 2025 tarihleri arasında Londra’da sinema tutkunlarıyla buluşmaya hazırlanıyor. 20. yıldönümünü kutlayan festival, zengin programıyla Kore sinemasının dününe ve bugününe kapsamlı bir bakış sunuyor. Festival, Kore sinemasının en heyecan verici güncel yapımlarını içeren Cinema Now bölümüyle izleyicilere modern Kore sinemasının dinamiklerini sunuyor. Ancak bu yılki programın en

Londra, yıl sonuna yaklaşırken sadece ışıklarla değil, aynı zamanda yaratıcılık, yerel zanaat ve küresel lezzetlerle dolup taşıyor. Şehrin her köşesi, büyük AVM’lerin tekdüzeliğinden sıyrılıp, küçük işletmeleri ve bağımsız sanatçıları destekleyen festival ruhuna bürünüyor. İşte 2025 Noel’inde Londra’da mutlaka ziyaret etmen gereken, tematik olarak en ilginç ve No:26 ruhuna en uygun festival ve pazarlar: Merkezdeki İhtişam

Garry Starr, komedi dünyasının harika çocuğu. Onun bu gösterisi, Arts Theatre sahnesini dünyanın en ikonik kurgusal eserleri arasında geçen, edebi bir maceraya dönüştürüyor. Küçük Prens’ten Moby Dick’e kadar her şey, Starr’ın elinde en yüksek derecede budalalıkla (nincompoopery) alay konusu ediliyor. Bu performans, eleştirmenler tarafından “sürekli komik,” “dahi” ve “öforik kaos” olarak tanımlanıyor. Starr, Melbourne Uluslararası

Londra’nın yedi farklı mekânında gerçekleşen VOILA! Theatre Festivali (3 – 23 Kasım 2025), bu yıl tiyatroyu küresel bir yüzleşme alanına dönüştürüyor. Göç, kimlik, savaş, sınıf ve popüler kültürün karanlık yanları; her şey sahneye taşınıyor. İşte festival programından öne çıkan, en düşündürücü ve yenilikçi performanslar: Kimlik ve Aitlik Üzerine Sert Sorgulamalar Bu bölüm, aidiyet arayışının ve

Bir evliliğin konforu mu, yoksa geçmişten gelen tutkunun ve özgürlüğün çağrısı mı? Henrik Ibsen’in klasik eserinden uyarlanan “The Lady from the Sea” oyunu, vizyoner yönetmen Simon Stone’un (Yerma, Phaedra) modern yorumuyla Bridge Theatre’da sahneleniyor ve izleyiciyi arzu, kayıp ve yeniden doğuş üzerine gerilim dolu bir incelemeye davet ediyor. Bu yapımın en dikkat çekici yanı, muhteşem oyuncu

Kuzey İrlanda’da, gözlerden uzak bir çiftlik evinde fırtına kopuyor. Bir kız kardeş dindar, diğeri ise tam bir felaket. 80’ler tüm hızıyla devam ederken, geçmiş çirkin, gürültülü ve canlı bir şekilde geri dönüyor. İrlandalı oyuncu-yazar Meghan Tyler’ın kaleme aldığı “Crocodile Fever” (Krokodil Ateşi), kurallara uymayı reddeden, gözü dönmüş bir kara komedi. Bu, Taytos cipsleri, alkol ve

Londra’nın tarihle iç içe geçmiş bölgesi Greenwich, bu sonbaharda iki görkemli ışık enstalasyonuyla mistik bir parıltıya bürünüyor. Christopher Wren’in tasarladığı ikonik Old Royal Naval College (ORNC), zaman, insanlık ve kozmos üzerine düşündüren iki farklı sanat deneyimine ev sahipliği yapacak. 1. Connection and Identity (Bağlantı ve Kimlik) – Peter Walker Tema: Sanatçı Peter Walker, 31 Ekim

Bir cadı avının ateşi, hem suçlayanı hem de suçlananı nasıl yakar? “Coven” (Cadılar Meclisi) müzikali, İngiltere’nin en kötü şöhretli cadı davalarından biri olan Pendle Cadı Mahkemeleri’nin gerçek hikayesini, sarsıcı yeni bir yorumla Londra sahnesine taşıyor. Bu, sadece tarihi bir drama değil; 13 kadının, onları susturmaya çalışan güçlere karşı yükselişini anlatan kavurucu yeni bir müzikal. Hikaye,

Isabel Renner’ın yazıp sahnelediği ve Cameron King ile birlikte geliştirdiği bu tek kişilik gösteri, hızlı tempolu, kahkahalara boğan ve aynı zamanda içten. Eğer bir partiden önce paniklediysen ya da bir kısa mesajın anlamını defalarca düşündüysen, bu oyun tam olarak senin için. Renner, utangaçlık, özlem ve sevgiye layık olma arzusu gibi evrensel duyguları, raunchy (edepsiz ama

Londra’nın canlı kültür merkezi Rich Mix, Vaak Events tarafından düzenlenen, çağdaş Pers dili konuşulan sanatları kutlayan Vaak Festivali 2025‘e ev sahipliği yapıyor. 31 Ekim – 2 Kasım tarihleri arasında sinema, müzik, atölye ve sanat etkinlikleriyle binayı devralan bu festival, İran, Afganistan ve diasporadan gelen bağımsız sesleri görünür kılma misyonunu taşıyor. Ne yazık ki, festival önemli

Bilimsel araştırmalar bazen öylesine tuhaf olabilir ki, onlara sadece gülüp geçmek istersiniz. Ancak Ig Nobel Ödülleri, tam da bu komik görünen konuların arkasındaki entelektüel derinliği ve potansiyel gerçek dünya etkilerini kutluyor. Royal Institution (Ri), bu ödülün eski ve yeni kazananlarını bir araya getiren “Ig Nobels Face-to-face” etkinliğine ev sahipliği yapıyor. Bu özel etkinlik, 31 Ekim

“Kim — ya da ne — bu Gilbert & George?”Sorunun cevabı, yarım asırdır sanat tarihinin içinde yankılanıyor. İngiliz sanatçılar George Passmore ve Gilbert Prousch, 1969’da St Martins School of Art’ta tanıştıklarından bu yana yalnızca birlikte üretmiyor; kendilerini sanatın ta kendisi haline getiriyorlar. Tweed takımları, metalik boyalar, absürd jestler ve ironik sloganlarla dolu bir evren —

EFG London Jazz Festivali, bir kez daha cazın ne kadar kapsayıcı ve evrimleşmeye açık bir tür olduğunu kanıtlıyor. Bu yılki program, Adekunle Gold‘un Guildhall Session Orchestra ile yapacağı beklenmedik iş birliğinden, Nubya Garcia’nın elektronik caz füzyonuna kadar, türler arası geçişlerin zirvesini sunuyor. Zirvedeki İsimler ve Kültürel Kesişimler Festival sahnesi, hem köklü ustaları hem de yeni