Amerikalı sanatçı KAWS, Berlin’deki ilk kişisel sergisiyle Galerie Max Hetzler’e güçlü bir giriş yaptı. “THERAPY” başlıklı sergi, Bleibtreustraße 45 ve 15/16’daki iki farklı mekânda konumlanarak izleyiciye hem görsel hem de duygusal anlamda geniş bir alan sundu. Sergi, sanatçının popüler kültür ile sanat tarihini iç içe geçiren çok katmanlı dilini bir kez daha etkileyici biçimde gözler önüne seriyor.
Serginin en çarpıcı parçalarından biri, sokağa bakan galeri mekânında yer alan paslanmaz çelikten yapılmış SPACE (2023) adlı heykel. KAWS’un ikonik figürü COMPANION, bu kez bir astronot formunda karşımıza çıkıyor. Ancak elinde bir bayrak tutmak yerine yüzünü elleriyle kapatmış; bu da izleyiciye hem ilerleme arzusunu hem de dünyadan kopuşun yarattığı içsel gerilimi düşündürüyor. Heykelin boyutu anıtsal, duruşu ise oldukça içe kapanık – hem mizahi hem de duygusal.
Serginin merkezinde yer alan tuval resimleri, KAWS’un 1990’ların sonlarında geliştirdiği CHUM karakteri üzerine kurulu. Bu figür, her bir tabloda farklı duygulara sürükleniyor: bazen bir tuval taşırken, bazen sulara gömülürken ya da bir uçurumun kenarına tutunurken. Resimlerin arka planında rastgele sıçratılmış boya efektleri, spreyle boyanmış hissi vererek hareket ve ani duygusal patlamaları çağrıştırıyor.
Süreklilik hissiyle dizilen bu çalışmalar, Warholvari bir seri etkisi yaratıyor. Ama CHUM karakterlerinin her biri, farklı bir ruh haliyle yüklü; korku, yalnızlık, savunmasızlık ve bazen de umut dolu bir ifadeyle izleyiciye bakıyorlar.
Sergideki en büyük tablo, birbirine bağlı on bir CHUM karakterini gösteren bir triptik. Her figür kendi tuvalini taşırken bu tuvaller birleşerek sonsuz bir deniz manzarası oluşturuyor. Hokusai’nin Kanagawa Oki Nami Ura’sından (Büyük Dalga) ilhamla yaratılmış bu parça, aynı zamanda Romantik dönem resimlerinden gelen duygusal yükü de barındırıyor. Japon estetiğiyle Batı’nın anlatı yapısı arasında dolaşan bu resim, izleyiciyi hem form hem de duygu açısından çarpıcı bir akışa davet ediyor.
KAWS’un figürleri, hem heykelsi hem düzlemsel, hem anonim hem de yoğun derecede insani. Bu çelişkili yapı, izleyiciyi kendisiyle yüzleştiriyor. Her bir figür, empatiye açık bir alan yaratıyor; kendini ifade edemeyen ama duygularıyla bağıran karakterler bunlar. Özellikle “THERAPY” başlığıyla birlikte düşünüldüğünde, sergi sadece bir görsel şölen değil, içsel bir seans gibi işliyor.
Apartmanno:26 Notu
KAWS’un Berlin’deki bu ilk çıkışı, yalnızca heykel ve resim üzerinden değil; duygu, boşluk ve bağ kurma üzerine düşündüren katmanlı bir anlatıya dönüştü. Popüler kültürün plastik yüzeyinden insani derinliğe açılan bu sergi, şehirde kaçırılmaması gereken bir yaz buluşmasıydı.
📍 Galerie Max Hetzler, Berlin
🗓️ 13 Haziran – 9 Ağustos 2025
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak