Los Angeles’taki Charlie James Gallery‘de Jeffrey Sincich‘in “99¢ Plus & More” sergisini ziyaret ettim ve şehir manzarasının sıradan detaylarının nasıl benzersiz bir sanatsal ifadeye dönüştüğünü gördüm. Bu sergi beni adeta büyüledi ve sizi de bu keşfe davet etmek istedim.
Sincich’in ilhamını doğrudan inşa edilmiş manzaradan aldığını fark ettim: tabelalar, duvar resimleri ve reklamlar, onun elinde özgün bir kimlik kazanmış kapitone kompozisyonlara dönüşüyordu. Bu eserler, kentsel dokunun ne kadar “el yapımı” bir niteliğe sahip olduğunu bana çarpıcı bir şekilde hissettirdi. Sergide gördüğüm kadarıyla, sanatçı mahallelerimizi süsleyen o günlük dükkanlardan ilham almıştı: köşe bakkalları, lastik tamircileri, çamaşırhaneler ve barlar… Bu mekanların, mahallenin ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde, toplumsal ve kişisel olanın buluştuğu “dördüncü bir alan” işlevi gördüğünü hissettim. Sincich, tüm bu gözlemlerini titizlikle bir araya getirilmiş ve kapitone edilmiş, sanatçı çerçeveleriyle tamamlanmış eserlerinde ustaca yakalamıştı.
Sanatçının eski malzemelere olan ilgisinin, çocukluğunda ailesiyle sık sık katıldığı garaj satışlarından doğduğunu öğrendim. El yapımı eşyaların özgünlüğüne her zaman ilgi duymuş ve işlevsel nesnelerle sanat objelerinin kesişimini araştırmış bir isim Sincich. Neredeyse on yıl boyunca profesyonel bir tabela ressamı olarak çalışması, eserlerine bambaşka bir bakış açısı katmış. Kapitone sanatı da bu perspektif içine doğal bir şekilde oturuyor; el yapımı tabelacılığa benzer, anlatım dolu bir zanaat ve iletişim tarihini içinde barındırdığını gördüm. Geleneksel olarak nesilden nesile aktarılan değerli objeler olan yorganlar gibi, Sincich de bu tarihi, kapitoneyi kompozisyonları için bir araç olarak kullanarak eserlerine taşıyor.
Serginin en büyük eseri, duvar boyutunda bir ev aletleri reklamıyla adeta oynuyordu. Çok renkli kahverengi bir fon üzerinde dizilmiş dört yaygın mutfak ve çamaşırhane aleti, bir binanın yanından sökülmüş gibi duran, mimariyi andıran zig-zag şekilli bir yüzeye yerleşmişti. Sincich, mütevazı ev aletini, bizi besleyen ve giydiren işlevsel birer heykel, sanat eserleri olarak yücelttiğini hissettim. Galerinin karşısında ise, neredeyse gerçek boyutlu bir lastik yığını, yerel tamirhanelerde sıkça rastlanan otomobil parçalarından yapılmış heykelsi enstalasyonları akla getiriyordu. Burada ve başka yerlerde Sincich, günlük ve gözden kaçanları kutluyor, izleyiciyi kentsel peyzajın mütevazı sanatını düşünmeye davet ediyordu; bu sanat, soylulaştırmanın homojenleştirici gücü altında ne yazık ki sıkça kaybolup gidiyor.
Sincich’in eserlerindeki imgelerin basitleştirildiğini, özlerine indirgendiğini gördüm. Tabela ressamlığında olduğu gibi, bu eserler de hemen okunabilir olmayı hedeflerken, yakından baktığınızda detaylarda kendilerini gösteriyorlar ve beni ödüllendiriyorlardı. Zarif gölgelendirmeler derinlik katarken, düzensiz şekilli tuvaller kompozisyonlara hacim kazandırıyordu. Kapitone formlar yalnızca düz çizgiler kullanılarak inşa edilmişti, bu da ortaya çıkan görüntülere adeta bir Kübist görsel istikrarsızlık hissi veriyordu; sanki Stuart Davis gözünü bir bakkala çevirmiş gibi hissettim. Sincich, günlük objelere hayat veriyor, yarattığı belirgin yer duygusunu enstalasyonla zenginleştiriyordu: birçok eser galeride gerçek dünyadaki yerleşim yerlerini yansıtacak şekilde asılmıştı – duvarda yüksekte bir otopark tabelası, kapı çerçevesinin üzerinde ışıklı bir saat ve alkol reklamı gibi.
Serginin arka odası, beyaz duvarlı bir galeriden daha evcil bir alana dönüştürülmüştü. Ahşap panelli duvarlar ve serginin başlığını taşıyan “99¢ Plus & More” eserinden yayılan vızıldayan bir parıltı, beni içeri, o canlı neon ışığıyla davet etti. Kapitone gibi, neon da eski bir teknoloji; genellikle sıcaklık ve nostaljiyi çağrıştırdığını hissettim. Galeri, indirim mağazalarında bulunabilecek gömleklerden raflarda dayanıklı gıdalara, “Dolce + Cabbana” parfüm taklitlerine kadar her türlü ürünü tasvir eden daha küçük eserlerle doluydu. Aşağıdaki galeride ise Sincich, alışveriş merkezlerinin büyük tabelalarını ve yol kenarı reklam panolarını ele alarak, Kaliforniya görsel diline özgü araştırmalarına karakteristik bir mizah ve derinlikle devam ettiğini gözlemledim.
Jeffrey Sincich’in “99¢ Plus & More” sergisi, Los Angeles’taki Charlie James Gallery’de 7 Haziran’dan 5 Temmuz 2025’e kadar sanatseverlerle buluşuyor. Bu sergi, şehirlerimizin ruhunu ve günlük hayatın gözden kaçan sanatını yeniden keşfetmek isteyen herkes için büyüleyici bir deneyim sunuyor. Kesinlikle gitmenizi tavsiye ederim!
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak