Julian Rosefeldt kendisini Berlin’deki zamanlarında ironik bir şekilde “tembel stüdyo müdavimi” olarak tanımlasa da, Rosefeldt’in Kreuzberg’de diğer sanatçılarla paylaştığı geniş stüdyosu, yoğun bir entelektüel ve sanatsal üretimin merkezi konumunda. Çalışma alanı, depolama için düzenlenmiş raflar ve özellikle son projesi ‘Euphoria’ için topladığı felsefe, Antonio Negri ve Virginie Despentes gibi isimlerin anlatı kurguları ve makalelerini içeren kitap yığınlarıyla dolu bir masadan oluşuyor.
‘Euphoria’ Projesi ve Tematik Odakları
Rosefeldt’in dikkat çeken son işlerinden biri olan ‘Euphoria’, insan açgözlülüğünün tarihi ile neoliberalizm ve kapitalizmin kökenlerini araştıran çok kanallı bir film enstalasyonu olarak karşımıza çıkıyor. 2022’de Ruhrtriennale’de ilk gösterimini yapmış olmasına rağmen, sanatçının bu konuya olan ilgisi ve çalışmaları, aynı ismi taşıyan popüler bir televizyon dizisinin ortaya çıkmasından çok daha öncesine dayanıyor. Hatta kendi projesinin adıyla bir reklam panosu görmesi, sanatçının ifadesiyle, “sanatçıların hislerini paylaşan bir mesafe yaratan” ve “duyusal bir deneyim olarak anlam kazanan” tesadüflerden biri olmuş.
Yaratım Süreci ve İlham Kaynakları
Sanatçının yaratım süreci genellikle kişisel bir merakla başlıyor ve konu üzerine derinlemesine bir araştırmayla devam ediyor. Zaman zaman “cehaletinin ona rehberlik ettiğini” esprili bir dille kabul eden Rosefeldt, örneğin ekonomi gibi başlangıçta uzak durduğu konuların dahi gelecekteki projeleri için potansiyel taşıdığını fark edebiliyor. En verimli anlarını, “sıkışmışlık hissettiği ve entelektüel bir uyarana ihtiyaç duyduğu” anlar olarak tanımlıyor; örneğin sıkıcı bir tiyatro oyunu izlerken ya da bir uçak yolculuğunda. Eski defterlerine dönerek zamanla biriktirdiği bilgileri geliştirmesi de yaratım sürecinin önemli bir parçası. “Söylediklerimiz ve yarattıklarımız, gözlemlediğimiz ya da okuduğumuz her şeyin tekrarıdır” anlayışını benimseyen Rosefeldt, bu felsefeyle uyumlu olarak güncel solo sergisine ‘Hiçbir Şey Orijinal Değil’ adını vermiş. Bu başlık, Jim Jarmusch’un “Altın Film Yapımı Kuralları” metninden ilham alıyor; Jarmusch, okuyucularını ilham aldıkları her şeyi “çalmaya” teşvik ediyor. Rosefeldt için yaratıcılık, bu tür bir “ilham” arayışıyla şekilleniyor.
Sanatsal Üslup ve Eleştirel Yaklaşım
‘Euphoria’ gibi pek çok eseri güncel meselelere eleştirel bir bakış sunarken, Rosefeldt projelerinin belirli teorik yaklaşımlar üzerinden tasarlanmaktan ziyade, izleyiciyi düşündüren ve estetik açıdan zengin bir deneyim sunmaya odaklandığını belirtiyor. Ona göre sanatçılar, “seyirciye bir mesaj iletmekten çok kendilerini ifade ederler” ve “bencilce bir amaçları vardır; duygu veya düşüncelerini, nasıl görmek istediklerini arama çabasını içerir.” Film türlerini, sinematik unsurları, sosyal sözleşmeleri ve siyasi ideolojileri düşündürücü bir mesafeden ele alan bir “yapı çözümlemeciliği” tutkusuna sahip olduğu gözlemleniyor. Üslubunda intertextualite (metinlerarasılık), bricolage (farklı unsurların bir araya getirilmesi) ve performans ögeleri öne çıkarken, mizah da sıkça başvurduğu araçlar arasında yer alıyor. Yüksek ve popüler kültür referanslarını ustaca harmanlayarak eserlerine hem derinlik hem de bir nebze eğlence katıyor.
Sergi Bilgisi
C/O Berlin
Julian Rosefeldt: ‘Hiçbir Şey Orijinal Değil’
Sergi: 24 Mayıs – 16 Eylül 2025
Co -berlin.org
Amerika Haus, Hardenbergstraße 22-24, 10623 Berlin, Haritayı görmek için buraya tıklayın
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak