Berlin, Avrupa’nın “cool” başkenti olarak bilinirken, aynı zamanda zengin bir sanat ve kültür mirasına sahip. İşte Berlin’de mutlaka görülmesi gereken on önemli sanat eseri:
Pergamon Sunağı, Pergamonmuseum
İkinci yüzyıldan kalma Pergamon Sunağı, Helenistik sanatın zirvelerinden biridir. Asya Minör’ün Ege kıyısındaki antik Pergamon kentinde yapılan bu anıtsal sunak frizi, 1878-1886 yılları arasında bir Alman mühendis tarafından kazıldı ve Berlin’e getirildi. Olimpos tanrıları ile devler ırkı arasındaki savaşı dramatize eden bu yüksek rölyef frizi, devasa ve hareket dolu figürleriyle dikkat çeker.
Antoine Watteau’nun L’Enseigne de Gersaint (1720-21), Schloss Charlottenburg
18. yüzyıl Fransa’sının en büyük sanatçısının son başyapıtı olan bu çift kanvas tablo, Berlin’in büyük kurtulanıdır. Watteau’nun gününün sanat meraklılarını hicveden bu eser, Prusya Kralı Büyük Friedrich tarafından satın alındı ve Berlin’in çalkantılı tarihinin büyük bir kısmında Charlottenburg Sarayı’nda asılı kaldı.
Donatello’nun Pazzi Madonna’sı (1425-30), Bode-Museum
1430’lara tarihlenen bu mermer rölyef, Floransa’daki özel bir ibadet yeri için yapılmıştır. Bizans ve klasik imgelerin bir birleşimi olan bu eser, Madonna figürünün oğlunun kaderi hakkında hüzünlü bir önsezi taşıyan patos dolu bağlantısıyla dikkat çeker. Berlin’in hızla genişleyen kraliyet koleksiyonları için 1880’lerde Wilhelm von Bode tarafından satın alınmıştır.
Nefertiti Büstü (MÖ 1345), Neues Museum
18. Hanedanlığa tarihlenen bu yaşam boyu kireçtaşı büst, antik Mısır sanatının en tanınmış eserlerinden biridir ve Berlin’in kültürel başkent olarak gücünü simgeler. 2009 yılında yenilenen Neues Museum’da yeniden sergilenen bu büst, canlı renkleri ve zamansız güzelliği ile büyüleyicidir.
Caravaggio’nun Amor Vincit Omnia (1601-02), Gemäldegalerie
Caravaggio’nun pubescent Cupid tasviri, sevinçli, baştan çıkarıcı, ürkütücü ve hala şok edicidir. 1815 yılında Berlin’e gelen bu eser, Berlin’in Eski Ustalar koleksiyonunun temel taşlarından biridir.
Joseph Beuys’un Straßenbahnhaltestelle/Tram Stop/Fermata del Tram (1961-1976), Hamburger Bahnhof
Beuys’un çocukluğundan bir tramvay durağının dekonstrüksiyonu olan bu eser, 1976 Venedik Bienali için yaratılmıştır. Bir top namlusu dökümüne sahip olan bu eser, hüzünlü, çılgın ve özlem dolu bir ruha sahiptir.
Ernst Ludwig Kirchner’ın Potsdamer Platz’ı (1914), Neue Nationalgalerie
Alman Ekspresyonizmi’nin bir başyapıtı olan bu tablo, Berlin’in Times Meydanı’nda müşterilerini arayan iki fahişeyi gösterir. Mies van der Rohe’nin modernist Neue Nationalgalerie binasında sergilenen bu eser, Berlin’in gürültülü ve renkli gece hayatını yansıtır.
Caspar David Friedrich’in Deniz Kenarındaki Keşiş’i (1808-10), Alte Nationalgalerie
Almanya’nın önde gelen Romantik ressamının en ileri çalışması olan bu eser, bir uçurum gibi plajda duran bir figürü tasvir eder. Bugün, romantik duyarlılığın bir özeti ve Turner’dan Rothko’ya kadar birçok sanatçının öncüsü olarak görülmektedir.
Johann Gottfried Schadow’un Prensesler Anıtı (1979), Alte Nationalgalerie
Berlin’in Brandenburg Kapısı üzerindeki araba heykelinden birkaç yıl sonra Schadow, iki büyük Prusya kız kardeşini tasvir eden bu yaşam boyu heykeli yarattı. Alman Neoklasizminin (Almanların “Klassizusmus” dediği) bir sembolü olan bu eser, Prusya’nın sanat, edebiyat ve bilimdeki altın çağının bir örneğidir.
Rembrandt’ın Musa’nın Yasaları Kırması (1659), Gemäldegalerie
Bu geç dönem Rembrandt başyapıtında Musa, İsrail Çocuklarının altın buzağıya taptığını gördükten sonra Tanrı’nın On Emir tabletlerini kırmak üzeredir. Berlin’in, Hollanda dışındaki en büyük Rembrandt koleksiyonlarından birine sahip olmasıyla, bu eser sanatçının benzersiz çalışmalarından biridir.
Berlin, zengin tarihi ve çağdaş sanat sahnesiyle sanatseverler için bir cennet sunmaktadır. Bu on önemli eser, şehrin kültürel zenginliğini keşfetmek isteyenler için mükemmel bir başlangıç noktasıdır.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum yap