George Rouy, İngiltere’nin Faversham kentinde eski bir kiliseye dönüştürülmüş evinde yalnız yaşıyor ve burada her gün kendi atölyesinde resim yapıyor. Eserleri, insan figürlerinin birbiriyle iç içe geçtiği yoğun ve duygusal tablolarıyla dikkat çekiyor. Rouy, yalnızlık hissinden sık sık bahsediyor ve bu durumu “ağır bir yalnızlık” olarak tanımlıyor. Yalnız başına çalışmanın zorluklarına rağmen, Hauser & Wirth galerisiyle olan ilk solo sergisi “The Bleed” için hazırlıklarını sürdürüyor.
Rouy, yeni eserlerinde bedensel hareketler ve ağırlıksızlık hissi gibi temalara odaklanıyor. Christ figürü, kolektif bakım, bebek ve cenaze alayı gibi çeşitli referanslarıyla insan özünü tümüyle yansıtmayı amaçlıyor. Eserleri, özellikle Londra ve Los Angeles’ta düzenlenecek sergilerle sanat dünyasında büyük ilgi çekiyor.
Rouy’nin sanat pratiği, figüratif sanattan soyutlamaya doğru evrildi ve özellikle dijital kültürden ilham alıyor. Photoshop ile oluşturduğu kolajlar, eserlerinde başlangıç noktası oluyor ve resimleri katman katman işleyerek, insan figürlerinin sınırlarını bulanıklaştırıyor. Bu süreç, resimlerine kaotik ve varoluşsal bir hava katıyor.
Ayrıca Sharon Eyal’ın koreografisi, Rouy’nin figürasyon ve hareket üzerine düşüncelerini şekillendirmiş. Sanatçı, Eyal ile ortak performans projeleri geliştirdi ve bu projelerde hem resimleri hem de kendi bestelediği müzikle yer aldı.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum yap