Sanat Ne Yapar?
27 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında İstanbul BASE’de gerçekleşen 8. Edisyon bu soruyu yöneltiyordu. Bu soruyu önce kendime sordum. Cevaplarım bir solukta şöyle sıralandı. Sanat sorgular, eleştirir, ufuk açar, dehşete düşürür, şaşırtır, afallatır ve böylece sürüp gitti yanıtlarım… Oysa uzun bir süredir gördüğüm sanat etkinliklerinde bu saydıklarımın hiçbiri yoktu. Dolayısıyla BASE’i ziyarete giderken de biraz umutsuz ve beklentisizdim. Ancak, 2024 mezunlarının sergisinin yanı sıra eş zamanlı 6 sergiye daha ev sahipliği yapan BASE eserleri beni şaşkına çevirdi.
Öncelikle 4 katı da birbirinden farklı ülke ve dünya meselelerine dikkat çeken sergilerin sanatçıları farklı dünya görüşleriyle yan yana ve rengarenk adeta gökkuşağı gibiydiler. 28. İstanbul Tiyatro Festivali Küratörü Mehmet Birkiye, tiyatronun zamanı yakalamakta, güncel meselelere duyarlılıkta geri planda kaldığını söylemişti. Bu cümle o günden beri aklımda dönüp duruyor. Modern Türk sanatı için de bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak bu kez eserler, özelikle ülkede yaşanan felaketlere, ekonomik krize, kadın kıyımına duyarsız kalmamış.
“Sanat benim için başkaldırıdır, kendimi savunma şeklidir.”
2001 Samsun doğumlu Berke Eren Gül’ün “Olmaktan Korktuğum Kişi” serisi serginin en etkileyici çalışmalarından bir tanesiydi. Sıkıcı siyah bir eril ceketin içine yerleştirdiği parlak simli gömlek ve tesbihin ucuna iliştirdiği gök kuşağı renkleriyle içinde yaşadığı dünyayı tersine çevirmeye çabalayan genç sanatçı ; “Sanat benim için başkaldırıdır, kendimi savunma şeklidir.” diyor. Sonra beni bir kutuya doğru götürüyor. İşte diyor bir tarafı rengarenk gökkuşağı renkleri diğer ise siyah-beyaz. Nasıl görmek, bakmak istediğinize bağlı. İpince vücudunu saran siyah kostümü, kısacık kestirip sarıya boyadığı saçları ve göz makyajıyla Berke, adeta David Bowie gibi parıldıyor karşımda. Toplumda gördüğü zorbalıktan yorulsa da bunu sanatına yansıtmayı başarmış.
Esin Keskinoğlu’nun Dil Yarası adlı enstalasyonu örgü şişi ve kadına yönelik cinsiyetçi atasözlerini birleştirerek nesilden nesile aktarılan kültüre eleştiri de bulunuyor. Bu aktarım da kadınların da payı bulunduğunu söyleyen 1978 doğumlu sanatçı, kendisinin bu sözlerle büyüdüğünü 18 yaşında bir kızı olduğunu ve maalesef onun da bu geleneksel dilden nasibini aldığını söylüyor.
Dil-nesne-imge ilişkisine odaklandığını söyleyen sanatçı örme eylemiyle edilgen ve suskun kadını ifade ettiğini söylüyor. Toplum olarak bize söyleyen yalanlardan (doğal felaketlerden, ekonomik kriz rakamlarının yanıltıcılığına) çocuk yaşta evlendirilen kız çocuklarından, ötekileştirilen gençlerin dertlerine sıkışmışlığına bir nefes olmayı amaçlayan eserler gelecek için umut vaad ediyor. Bu yıl 33 şehirde, 40 üniversiteden, yeni mezun 132 sanatçıyı ağırlayan fuarda, resim, fotoğraf, seramik, cam, heykel, video, yeni medya, grafik tasarım ve geleneksel Türk sanatları gibi farklı disiplinlerde üretilmiş yaklaşık 150 eser yer alıyordu.
BASE yeni nesil sanatçıların dünyaya ve sanata bakış açılarını gözler önüne sermeyi başardı.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum yap