Tom Sachs’in her işi sanki bir atölyenin tam ortasında yakalanmış bir an gibi: bitmemiş, tamamlanmış, kırık, yeniden birleştirilmiş, bütünlükten çok süreçle ilgili. Ely House’un yüksek tavanlı, neredeyse aristokratik mekânında açılan “A Good Shelf”, tam da bu ruhla yerleştirildiğinde, sergi bir beyaz-küp deneyiminden çok bir çalışma odasının genişletilmiş hafızasına dönüşüyor.
Sachs, 2012’de başladığı seramik pratiğine ait 30 parçayı —çay kâseleri, copita benzeri bardaklar, küçük tabaklar, bir şey koymaya uygun ama hiçbir zaman tamamen “kullanım nesnesi” olamayan hybridler— yeniden bulunmuş malzemelerden yapılmış tekil rafların üzerine yerleştiriyor.
Bu raflar, düzen takıntısının değil; düzeni yeniden icat etme isteğinin izleri.
Her raf, sanatçının dünyasına benzeyen küçük bir alan: pragmatik, komik, hafif provokatif ve en çok da ritüelin somut bir izi.
Sachs’in seramiğe girişi, NASA logosu taşıyan bir chawan üretmesiyle başladı. Japon çay töreninin ritüelistik saflığı ile uzay programının mühendislik estetiği arasında kurduğu bu kavşak, bugün hâlâ işlerinin kalbinde. Nesne bir araç değil; bir düşünme biçimi. Bu sergideki her kase, her bardak, işlevle sanat arasında gidip gelen bir karakter gibi. Kullanılabilir —ama tam olarak kullanılmak için yapılmamış. Gösteren ve saklayan yan yana.
Sergiyi ilginç kılan bir diğer unsur mezcal ve kahve barı Mezcaleria. Bu yerleştirme, Sachs’in yıllardır peşinde olduğu ritüel fikrinin mekânda yaşayan hâli. Barda bir kahve içmek, bir cazibe merkezi yaratmanın ötesine geçiyor: Nesnelere dokunmak, mekânı kullanmak ve sergiye sadece bakmamak — ona katılmak.
Sanatçının 100 adet Coca-Cola şişesini tek tek kişiselleştirdiği performans ise Joseph Beuys’a gönderilen doğrudan bir selam. Yüksek sanatla gündelik nesneler arasındaki sınırın yeniden, bir kez daha, ve belki de gereksiz biçimde ciddiyetle çizildiği bir an.
“A Good Shelf”, izleyicinin ritüellerini hatırlatan bir sergi. Her sabah elini uzattığın kahve bardağı, banyodaki rafın kenarında duran küçük kâse, bir rütin gibi tekrar eden gündelik jestler… Sachs, bu rutinleri törensel bir seviyeye taşıyor.
Her obje, bir ritüelin taşıyıcısı.
Günümüz çağdaş sanatında mekanik olanla duygusal olanı bir araya getirmek zor; ama Sachs bunu her zaman olduğu gibi tuhaf bir beceriyle başarıyor. Mekânı bir laboratuvara çevirmeden, nesneyi kutsallaştırmadan ama bir yandan da sıradanlaştırmadan.
Her şey yerinden biraz oynuyor — ve bu his, tam olarak Sachs’in dili.
Sergiyi gezerken en çok hissedilen şey şu oluyor:
Bir raf iyi düzenlenmişse, dünya da biraz daha iyiymiş gibi.
Ama “iyi düzen”, çoğu zaman sadece iyi bir bahanedir.
Sachs’in rafları bu bahaneyi ciddiye alanların, ciddiyetsizliği önemseyenlerin evine kurulmuş küçük totemler gibi.
Sergi Bilgileri
Tom Sachs – A Good Shelf
📍 Thaddaeus Ropac, Ely House, London
🗓️ 20 Aralık 2025 tarihine kadar devam edecek
Apartman No:26 Notu
Bu sergi, ritüelin içindeki gündeliği ne kadar büyütebileceğimizi hatırlatıyor. Bir nesnenin işlevi bazen onun en önemsiz tarafı; dokunduğu hafıza, taşıdığı tekrar, onun gerçek gövdesi. Sachs, tam da bu nedenle No:26’nın “günlük hayatın estetiği”ne yakın duran bir yerde duruyor: basit olanın içinde saklanan karmaşıklık, karmaşıklığın içindeki hafif mizah — ve rafın üzerinde duran küçük bir nesnenin evren kurma potansiyeli.












