Anime dünyasında siberpunk denince akla gelenler genelde bellidir: Akira, Ghost in the Shell, belki biraz Blame! ya da Psycho-Pass. Ancak bu türün en çarpıcı anlatılarını çoğu zaman karanlık köşelerde saklı olan yapımlar kurar. Texhnolyze tam olarak böyle bir iş: az bilinen ama derinlemesine izleyeni sürükleyen, karanlıkla sarılı bir anime.
Yönetmen Hiroshi Hamasaki, senarist Chiaki J. Konaka ve karakter tasarımcısı Yoshitoshi ABe’nin (Serial Experiments Lain) elinden çıkan Texhnolyze, alışıldık anlatı biçimlerini altüst eden yapısıyla öne çıkıyor. Anlatmak yerine hissettiren, açıklamak yerine sezdiren bir yapım. İlk bölümünde neredeyse hiç diyalog olmadan ilerlemesi bile, seyircinin katılımını bir ön koşul gibi sunuyor. Ve eğer bu çağrıya kulak verirseniz, karşılığında sizi sarsıcı bir dünyaya davet ediyor.
Lux: Umudun Unutulduğu Bir Yeraltı Şehri
Texhnolyze’in hikâyesi, yeraltındaki yıkık dökük Lux kentinde geçiyor. Ana karakter Ichise, bir zamanlar ringlerde dövüşerek hayatta kalan bir boksör. Şehirde “insan” sayılmayan bir statüde yaşayan Ichise, gücün her şey olduğu bu düzenin kurbanı. Direndiği anda, kolu ve bacağı acımasızca kesiliyor. Yeniden yaşama döndürülmesi ise bir lütuf değil; tam tersine, daha da büyük bir güç mekanizmasının parçası hâline getirilmesi anlamına geliyor. “Texhnolyzation” denen işlemle vücuduna takılan sibernetik uzuvlar, onu bir insan olmaktan biraz daha uzaklaştırıyor.
Sessizlikle Yükselen Anlatı
Ichise’in hikâyesi sadece fiziksel bir hayatta kalma mücadelesi değil. Aynı zamanda bir kimlik krizi, bir “ben kimim?” sorusu. Neredeyse hiç konuşmadan, davranışları ve beden diliyle karakteri tanımaya çalışıyoruz. Lux’ta sokaklar boş, insanlar birbirinden kopuk, duygular yerle bir. Bu yalnızlık, anlatının merkezine oturuyor.
Güç, Şiddet ve Bağlılık Arasında Sıkışmış Karakterler
Texhnolyze, yalnızca Ichise’in yolculuğunu değil, şehirdeki üç büyük fraksiyonun —Organo, Salvation Union ve Racan— çarpışmalarını da takip ediyor. Güç mücadelesi, sadakat sınavları, ideolojik farklılıklar… Ve bir noktada tüm bu karmaşanın ortasında, gözleri her şeyi görebilen gizemli çocuk Ran beliriyor.
Bazı anlar var ki, bu kadar donuk ve acımasız bir dünyada bile insanlık hâlâ var gibi hissettiriyor. Organo’nun lideri Onishi ile sadık yardımcısı Michiko arasındaki sessiz ama güçlü bağlılık, bu karanlığın içinden sızan nadir sıcaklıklardan biri.
Kan, Metal ve Varoluş
Şiddet, dizinin ana dili. Ama bu şiddet ne estetikleştirilmiş ne de abartılmış. Gösterdiği her yara, yaşanan her acı, gerçekçiliğiyle izleyiciyi sarsıyor. Texhnolyze, Neon Genesis Evangelion gibi anlatıların izinden giderek izleyiciyi hem zihinsel hem de duygusal olarak zorlayan bir yapıya sahip. Ancak bu zorluk, ödülünü veren türden.
Neden İzlenmeli?
Texhnolyze, yalnızca bir siberpunk hikâyesi değil. Aynı zamanda toplumsal çöküşün, bireyin değersizleşmesinin ve kimliğin kaybının bir metaforu. Görsel dünyası, sessizliği, yavaş ama derin anlatımıyla alışılmış anime dinamiklerinden oldukça farklı.
Eğer Serial Experiments Lain, Ergo Proxy ya da Blame! gibi anlatılar ilgini çektiyse ve cyberpunk türünün sınırlarını zorlayan yapımları seviyorsan, Texhnolyze’i kesinlikle radarına almalısın. Lux’un karanlık sokaklarında bir yolculuk seni bekliyor — ama bu yolculuk kolay bir rota vadetmiyor.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak