Columbus, Ohio’da çalışmalarını sürdüren sanatçı Sa’dia Rehman için stüdyo, sadece bir mekan değil, aynı zamanda günlük ritüellerle başlayan bir keşif alanı. Şu anda stüdyolar arasında bir geçiş döneminde olduğunu ve Minneapolis’e taşınmaya hazırlandığını öğreniyoruz.
Sa’dia, stüdyoda geçirdiği zamana hafif bir temizlikle başlıyor; belki yerleri süpürüyor, masasını düzenliyor. Bu tekrarlayan görevinin onu genellikle bir kağıttaki bir ize, köşedeki bir toz topuna veya aylardır görmediği bir kesiğe götürdüğünü anlatıyor. Merakı uyanıyor ve ardından yaratıcı sürece başlıyor. Çalışırken etrafındaki sesleri dinlemeyi seviyor; stüdyo arkadaşlarının sohbeti, havalandırma sisteminin uğultusu, elektriğin vızıltısı gibi. Bir eserden diğerine atlamayı sevdiğini, bunun kendisini tetikte tuttuğunu ve sürekli tahmin yürütmesini sağladığını belirtiyor.
Mekanın işleri üzerindeki etkisinin “muazzam” olduğunu vurguluyor. Stüdyolar arasında olduğu için daha çok “hareket halinde” çalıştığını, iPad’inde ve bir klasörde taşıyabileceği küçük kağıt parçaları üzerinde çizimler yaptığını paylaşıyor. Çalışmalarının, alanının büyüklüğüyle birlikte büyüdüğünü hissediyor.
Columbus Printed Arts’ta (şimdiki adıyla Center for Print and Collaborative Arts) bir atölyede stüdyosunun olduğunu öğrendik. Stüdyosu, baskı, tipo baskı ve fotoğraf ile baskı olanakları sunan bir atölyenin içindeymiş. Atölyeye tişört, poster ve baskı yapmak için sürekli sanatçılar girip çıkıyormuş; Sa’dia onların hepsini tanımaktan keyif aldığını söylüyor.
Peki stüdyosunda en çok neyi seviyor? Güneş ışığını! Gördüğü en büyük farkın bu olduğunu belirtiyor. Keşke farklı olsaydı dediği tek şey ise ahşap zeminlerin bitirilmiş olmasıymış. Yürürken zeminlerden çıkan kıymıkların bazen çoraplarından bile bileklerine battığını anlatıyor. Bu durumun farklı olmasını dilese de, tuhaf bir şekilde bu kıymıkları özleyeceğini de ekliyor! Favori müzesi Columbus Sanat Müzesi ve çalışmayı en sevdiği malzeme ise kömür.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak