Rengin Kimyası, Direnişin Beden Dili: Yto Barrada’dan “Thrill, Fill and Spill” Sergisi

Aralık 6, 20254 dk okuma süresi

Sanatçı Yto Barrada için Tangier, sadece doğup büyüdüğü bir şehir değil; pratiğinin sürekli geri döndüğü, sınır bölgelerinin ve görünmez direniş stratejilerinin kalbidir. South London Gallery (SLG), Barrada’nın tekstil, film, heykel ve resmi kapsayan yeni ve mevcut eserlerini bir araya getiren “Thrill, Fill and Spill” (Heyecanlandır, Doldur ve Taşıt) başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi, 11 Ocak 2026 tarihine kadar ziyaret edilebilir.

Barrada’nın sergi başlığı, bahçıvanların kullandığı bir anımsatıcıdan (odak bitki, eşlik eden bitkiler ve taşan bitkiler) ilham alarak, bunu yaratıcı düşüncenin bir alegorisine dönüştürüyor: demirlemek, biriktirmek ve taşmak.

Barrada’nın pratiğinde doğal boyama merkezi bir yer tutar; tekstillerini, Tangier’deki sanatçı liderliğindeki eko-kampüsü The Mothership’te kendi yetiştirdiği indigo, kosmos ve kök boyası gibi bitkilerle boyar. Bu bitkilerin her birinin köklerinde sömürge tarihi gizlidir. Rengin kendisi, kadın emeğinin, göçün ve kültürel sahiplenmenin birer kaydıdır. Barrada için boya, sömürge ticareti, ekolojik kırılganlık ve sözlü aktarımın kesişim noktasında durur. Endonezya, Kuzey Afrika ve Batı Afrika’dan alınan teknikler, sanatçının çalışmalarında ödünç alınır, geri kazanılır ve silinir.

Sanatçı, eserlerinde itaatsizlik, politik cesaret ve Modernist formların sessiz altüst edilişi gibi temaları daimi olarak işler. Sergi, Tangier Island Wall (yengeç tuzaklarından yapılmış geçirgen deniz duvarı) ve Acrobatic Formations (Fas’ın insan piramitlerini model alan heykeller) gibi yapıtlarla sınırları ve koruyucu yapıları araştırıyor. Tintin in Palestine (2025) adlı eserde ise, yayıncı Hergé’nin Land of Black Gold adlı grafik romanının iki tarihi versiyonu, soyut renk ızgaraları olarak yeniden tasavvur edilir. Bu, tarihin silmelerini ve düzenlemelerini görünür kılan güçlü bir eleştiridir.

Barrada’nın topluluğa ve yere olan bağlılığı, sadece Kuzey Afrika’nın ilk sanat sineması olan The Cinémathèque de Tanger’i kurmasıyla değil, aynı zamanda The Mothership’teki rezidans programıyla da somutlaşıyor. İngiliz-Japon sanatçı Emma Ogawa Todd’un bu rezidansta ürettiği çalışmalar, SLG’nin Gençlik Programı kapsamında atölyelerle sonuçlanıyor. Bu, sanatın, kurumsal anlatıların ötesinde, topluluk içinde nasıl yeniden üretildiğini gösteriyor.

Sanatçı ve Mirası

Yto Barrada (d. 1985, Fas-Fransa), postkolonyal düşünce ve sosyo-politik kaygılarla yoğrulmuş, çok disiplinli araştırmalarıyla tanınır. Çalışmaları, sınırlar, göç, turizm, botanik ve paleontoloji gibi geniş bir alana yayılır. Venedik Bienali’ne seçilmiş, Deutsche Guggenheim Yılın Sanatçısı ve Mario Merz Ödülü sahibi olan Barrada, eserleri Centre Pompidou, The Met ve Tate Modern gibi kurumların daimi koleksiyonlarında yer alan küresel bir figürdür.