Akıştasın: Ortaçağın Egzotik Aynası: Morgan Kütüphanesi’ndeki “Marvels Kitabı” Sergisine Son Bir Bakış

Yükleniyor
svg

Ortaçağın Egzotik Aynası: Morgan Kütüphanesi’ndeki “Marvels Kitabı” Sergisine Son Bir Bakış

Mayıs 16, 20257 dk okuma süresi

Komşu, haberi sana okumamı ister misin?

 

Ortaçağın Egzotik Aynası: Morgan Kütüphanesi’ndeki “Marvels Kitabı” Sergisine Son Bir Bakış

Orta Çağ Avrupa’sının uzak diyarlara, bilinmeyene duyduğu o karşı konulmaz merak… Bazen masum bir keşif arzusu, bazense önyargılarla şekillenmiş bir “öteki” yaratma çabası. İşte New York’taki The Morgan Library & Museum’da (Murray Hill, Manhattan’daki 225 Madison Avenue adresinde) yalnızca 25 Mayıs’a kadar ziyaret edilebilecek olan “Marvels Kitabı: Ortaçağ Dünyasını Hayal Etme” sergisi, tam da bu karmaşık ve büyüleyici konuya cesurca eğiliyor. Eğer bu hafta sonu için bir planınız yoksa, bu sergi kaçırılmaması gereken bir fırsat olabilir!

Serginin kalbinde, kim olduğu bilinmeyen bir Fransız yazarın kaleminden çıkmış, 15. yüzyıla ait eşsiz bir eser olan “Dünya Harikaları Kitabı” (Livre des merveilles du monde) yer alıyor. Morgan Kütüphanesi, dünya üzerinde bilinen dört kopyasından ikisine ev sahipliği yaptığı bu nadir kitabın yanı sıra, Avrupa dışındaki kültürleri Orta Çağ Avrupası’nın filtresinden geçirerek yansıtan diğer değerli el yazmalarını da bir araya getirmiş. Bu kitap, dönemin –özellikle beyaz ve Hıristiyan– Avrupalı okuyucusuna 56 farklı coğrafyayı, hem derin bir hayranlık hem de bilinmeyenin getirdiği bir ürperti uyandırması muhtemel bir dizi “acayip varlık”, canavar ve kalıplaşmış tipleme üzerinden tanıtıyor.

Sergi, bu metinlere eşlik eden, göz alıcı olduğu kadar üzerine kafa yormamızı sağlayan resimlerle dolu sayfalar sunuyor. Ancak sergiyi gezerken, bu canlı tasvirlerin zaman zaman metindeki bilgiden ziyade, izleyicinin dikkatini kendi üzerlerine daha çok çektiği gibi bir izlenime kapıldığımı da itiraf etmeliyim. Örneğin, Konrad von Megenberg’in 1475 tarihli “Doğa Kitabı”ndan (Buch der Natur) alınan renkli bir illüstrasyon, “Doğu’dan gelen” halkları bolca silahları ve bazen de birden fazla kafalarıyla, hatta efsanevi “Köpek Başlı Kinosefaliler” ve ürkütücü “Başsız Blemmiler” gibi fantastik varlıklarla betimliyor. Bu tür imgeler, dönemin bilgi dağarcığının ve hayal gücünün sınırlarını, aynı zamanda da “öteki”ne dair korkularını ve meraklarını ne denli çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.

Daha “doğalcı” bir anlatım ve betimlemeyle ise, yaklaşık 1586 tarihli “Hintlilerin Doğal Tarihi” (La Historia Natural de las Indias) gibi, Yeni Dünya’ya dair erken dönem Avrupa kayıtlarında karşılaşıyoruz. “Hamilelik Ritüeli” gibi başlıklar altında sunulan egzotik diyarların uzun uzun anlatıldığı bölümler ve kolonyal yayılmanın ilk, sancılı adımlarına dair ipuçları veren anlatılar oldukça dikkat çekici. Özellikle kahverengi tenli insanların bir kulübe önünde, gündelik yaşamlarından bir kesitle resmedildiği sahne, kullanılan canlı renk tonları ve dinamik desenleriyle estetik açıdan oldukça etkileyici olsa da, bu “doğallığın” ardındaki sömürgeci bakış açısını ve güç dinamiklerini sorgulamadan geçmek mümkün değil.

“Dünya Harikaları Kitabı”, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki arşiv ve sanat kurumlarında sıkça karşımıza çıkan o karmaşık, çok katmanlı, bize hem keyif hem de rahatsızlık verebilen eserlerden biri. Tarihsel içeriğin, el işçiliğindeki estetik cazibenin ve sınır tanımayan bir fantezi dünyasının iç içe geçtiği bir yapı bu. “Hamilelik ritüeli” gibi masumane başlıklar altında sunulan bazı görseller ve anlatılar, bir yandan sömürgecilik pratikleri ve ırkçı motivasyonlarla beslenen şiddet hakkında bir uyarı levhası niteliği taşırken, diğer yandan da Avrupa merkezli önyargıların nasıl ustaca kurgulanıp egzotizm ambalajıyla sunulduğunu gözler önüne seriyor.

Fakat tüm bu eleştirel bakış açısının ve sorgulamaların yanında, “Dünya Harikaları Kitabı” ve benzeri el yazmaları, müze ziyaretçisine eşsiz bir deneyim sunuyor: Hem 15. yüzyılın o inanılmaz el işçiliği, canlı renkleri ve incelikli estetiğiyle doğrudan bir bağ kurma hem de –ister o yüzyılda ister günümüzün 21. yüzyılında olsun– insanın içindeki o bitmek bilmeyen macera, keşif ve bilinmeyene duyulan merak arzusunu derinden hissetme fırsatı. Orta Çağ Avrupa’sının “öteki”ni, egzotik bulduğunu, bazen de korkularını mitolojik bir dille, masalsı bir anlatımla aktaran bu seyahatnameleri ve haritaları incelemek, benim için serginin en sürükleyici ve düşündürücü yanlarından biriydi. Ve içimden bir ses diyor ki, o dönemde bambaşka bir coğrafyada yaşayan biri de, pekala Fransa’nın ücra bir köşesinde köpek başlı bir kinosefalinin ya da başsız bir blemmyenin var olabileceğini hayal edebilirdi. Sonuçta, “öteki” her zaman biraz da bizim hayal gücümüzün bir ürünü değil midir?

Joshua O’Driscoll küratörlüğünde titizlikle hazırlanan “Marvels Kitabı: Ortaçağ Dünyasını Hayal Etme” sergisini henüz görmediyseniz, ajandanızda acilen bir yer açmanızı öneririm! Bu büyüleyici ve bir o kadar da zihin açıcı sergi, sadece 25 Mayıs’a kadar The Morgan Library & Museum’da (225 Madison Avenue, Murray Hill, Manhattan) sizleri bekliyor. Orta Çağ’ın hayal dünyasına, “harikalarına” ve belki de kendi önyargılarımıza farklı bir pencereden bakmak için bu son şansı kaçırmayın!

Bu haber adada kalmaya devam etsin mi?

0 People voted this article. 0 Upvotes - 0 Downvotes.
svg

Aklında bir şey mi var?

Yorumları göster / Yorum bırak

Cevap ver

Yükleniyor
svg