Akıştasın: Nathanaëlle Herbelin’in Brüksel Sergisi: “Geri Dönmeyeceğiniz Bir Yer” – Hafıza, Yokluk ve Mekânın Ontolojisi Üzerine Bir Tefekkür

Yükleniyor
svg

Nathanaëlle Herbelin’in Brüksel Sergisi: “Geri Dönmeyeceğiniz Bir Yer” – Hafıza, Yokluk ve Mekânın Ontolojisi Üzerine Bir Tefekkür

Mayıs 30, 20255 dk okuma süresi

Nathanaëlle Herbelin’in Xavier Hufkens’teki “Geri Dönmeyeceğiniz Bir Yer” başlıklı ikinci kişisel sergisi, gündelik deneyimin efemer dokusu ile tekinsiz bir dünyanın ontolojik ağırlığı arasında salınan, incelikli bir diyalektik üzerine kurulu yeni bir portre ve iç mekânlar seçkisi sunuyor. Bu eserler, geçmişin sıcak bağlarını ve ailevi rabıtaları, melankoli ve belirsizlikle örülmüş bir mevcudiyetin karşısında muhafaza etme arzusunun izlerini sürerken, bireysel ve kolektif tarihselliklerin girift dokusuna dair keskin bir farkındalığı da beraberinde getiriyor. Herbelin için resim sanatı; yokluğun kabulü, varoluşsal bir topraklanma ve duygusal eşiklerin tanıklığına dönüşen bir praksis olarak beliriyor.

Sanatçının erken dönem çalışmalarında müşahede edilen canlı renk paleti ve net kompozisyonel yapılar, bu yeni seride yerini belirsizliğin kucaklandığı, adeta birer görsel palimpsest niteliğindeki yüzeylere bırakıyor. Figürlerin, tanımlanması güç yahut yoğun bir ağırlık hissi veren arka planlardan adeta birer hayalet gibi yükselmesi, varlığın bellek üzerindeki efemer ve dönüştürücü etkisine dair bir metafor sunar. Bu bağlamda, sanatçının büyükbabasının hatırasını yaşattığı Arie başlıklı eser, geleneksel temsiliyetin konvansiyonlarına meydan okuyan bir anıt-eser niteliğindedir. Herbelin, burada sevdiklerine sessiz fakat nüfuz edici bir görünürlük bahşeder; portreleri, öznenin ontolojik gerçekliğini hem incelikli bir duyarlılıkla hem de tavizsiz bir dürüstlükle yansıtır.

Herbelin’in büyükbabasının yitimiyle ilintili Yahudi yas ritüellerinin yankıları, sergideki iki merkezi eserde belirgin bir biçimde hissedilir. Shiva adlı yapıt, büyükbabasının evinin kuşbakışı bir izdüşümünü yeniden kurgularken, cenaze merasimini takip eden yedi günlük yas sürecinin (Şiva) mekânsal ve zamansal koordinatlarını görselleştirir. Resim, yasın onurlu ritüellerle somutlaştığı bir mekânın yoğun atmosferini resmeder: alçak sandalyeler, üzeri örtülmüş aynalar ve anma mumlarının titrek ışığı. Bir diğer çarpıcı eser olan Dîner aux œufs durs ise, cenaze sonrası düzenlenen teselli yemeğinin sembolik katmanlarını deşifre eder. Halimet, mercimek ve haşlanmış yumurta gibi arketipsel yiyecekler, yaşam döngüsünün ve yenilenmenin kadim sembolleri olarak belirirken, kompozisyon Egon Schiele’nin kompozisyonel yankılarını taşır. Herbelin, bu sahnede hem sanatçının tanıdığı hem de imgeleminde canlandırdığı figürlerle örülü bir komün sofrası kurar; böylelikle kişisel yas, kolektif bir anma ritüeline evrilir.

Herbelin’in portreleri sanatının nirengi noktasını teşkil etse de, iç mekân tasvirleri de duygusal derinlik ve psişik atmosfer yaratma kabiliyeti açısından dikkate değerdir. Özellikle iki iç mekân –bir yanda terk edilmişliğin ve geçmişin hayaletleriyle dolu bir mutfak (Ustensiles), diğer yanda ise şefkatin ve anlık bir sığınağın mahremiyetini sunan bir otel odası (Jérémie Qui Donne Le Biberon)– çarpıcı bir tezatla yan yana gelerek, farklı psikolojik alanları ve varoluşsal durumları ifşa eder. Bu iki eser aracılığıyla Herbelin, içsel ve dışsal dünyalar, mahremiyet ve kamusallık, durağanlık ve geçicilik arasındaki gerilimi ustalıkla serimler.

Nihayetinde, iç ve dış mekânlar, geçmiş ve şimdi, varlık ve yokluk arasındaki diyalektik etkileşimler, bu yeni eserler bütününde yoğun bir biçimde işlenir. Herbelin’in eserleri, ister hafızanın kırılgan parçalarını yeniden bir araya getirme, ister paylaşımın geçici veçhelerini ifade etme, isterse de gündelik çevresindeki figürlerin portrelerini çizme çabası olsun, basite indirgenmiş anlatıların konforlu sularına demir atmayı reddeder. Bunun yerine, gündelik hayatın akışında karşılaştığımız o karmaşık, bazen tekinsiz varoluşsal deneyimlerin ta kendisini, tüm çıplaklığı ve derinliğiyle gözler önüne sererek, izleyiciyi kendi “geri dönülmeyecek yerleri” üzerine düşünmeye davet eder.

Bu haber adada kalmaya devam etsin mi?

0 People voted this article. 0 Upvotes - 0 Downvotes.
svg

Aklında bir şey mi var?

Yorumları göster / Yorum bırak

Cevap ver

Yükleniyor
svg