Paolo Genovese, insan ilişkilerinin görünmez çatışmalarını beyazperdeye taşımakta usta bir isim. Madly ise bu geleneğin en taze örneği. Film, sıradan bir ilk buluşmayı alıp karakterlerin iç seslerini sahneye çıkararak bambaşka bir oyuna dönüştürüyor. Piero ve Lara’nın zihninde dolaşırken, düşünceler ve dürtüler somut kişiliklere bürünüyor. Seyirci, yalnızca konuşmaları değil, aklın arka planında kopan tartışmaları da izliyor.
Ortaya çıkan tablo hem eğlenceli hem de düşündürücü. Bir yandan komedinin ritmi izleyiciyi güldürürken, diğer yandan insanın kırılganlığına dokunan anlar sessiz bir ağırlık bırakıyor. Edoardo Leo ve Pilar Fogliati’nin canlandırdığı ikili, görünürdeki karakterleri kadar iç dünyalarını temsil eden alter egolarıyla da sahnede var oluyor. Bu çok katmanlı performans, filmin teatral havasını güçlendiriyor.
Genovese’nin imzası olan mizah ve duygu dengesi burada da öne çıkıyor. Perfetti Sconosciuti’de cep telefonlarının sırlarını açığa çıkaran yönetmen, Madly’de ise insan zihninin bastırdığı sesleri görünür kılıyor. Günlük hayatın en basit anını – bir tanışma yemeğini – büyük bir psikolojik sahneye dönüştürmesi, onun sıradanı olağanüstüye çevirme gücünü bir kez daha kanıtlıyor.
Film aynı zamanda günümüz sinemasındaki bir eğilimin parçası. Son yıllarda karakterlerin iç dünyasını görselleştiren yapımlar öne çıkıyor. Madly bu trendi, yetişkin ilişkilerinin kırılganlığına ve İtalyan mizahına uyarlıyor. Seyirci kendini kolayca bu sahnelerde buluyor; çünkü film, hepimizin zihninde sessizce süren tartışmaları sesli hale getiriyor.
Finalde izleyicinin elinde hem kahkahalar hem de sorular kalıyor: Bir ilişkiyi kuran, söylediğimiz sözler mi yoksa içimizde susturduğumuz sesler mi? Madly tek bir yanıt vermiyor; ama izleyeni kendi iç sesini dinlemeye, geçmiş ilişkilerine gülümseyerek bakmaya davet ediyor.