Antik Yunan dünyasının en güçlü ve en korkulan kadın figürlerinden biri olan Klytaimestra’nın destansı hikayesi, gücün, kehanetlerin, nefretin ve sevginin iç içe geçtiği sarsıcı bir romanla okurlarla buluşuyor. Özellikle Madeline Miller’ın “Ben, Kirke” romanını sevenlerin kaçırmaması gereken bu çarpıcı eser, kendisine yapılan her haksızlığa ölümle karşılık veren unutulmaz bir kraliçenin nefes kesen mücadelesini anlatıyor.
Kader mi, İntikam mı? Bir Kraliçenin Seçimi
Kitabın sunduğu ön okuma, Klytaimestra’nın ruh halini ve kararlılığını çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor:
“Kraliçeler ya nefret edilir ya da unutulurlar. Ben hangisinin kendime daha uygun olduğunu zaten biliyorum… Bir kralın kızı olarak doğdum ama bir zorbayla evlendirildim. Tanrıları yatıştırmak adına çocuğumu kurban ederken kocamın yanında çaresizce durdum. Onun uzak diyarlarda savaşmasına tanıklık ederken içimde gittikçe büyüyen şiddet dolu düşüncelerle avundum. Çünkü bu, bana yapılan ilk kötülük değildi. Asla hak etmediğim bu yaşam beni yıkamayacak. Yavaşça yapıyorum planlarımı. Ama kocam zaferle döndüğünde artık önümde bir seçim var. Kaderimi kabul mü edeceğim yoksa intikam mı alacağım? Hangisini seçersem seçeyim, üzerime sıçrayan çamuru temizlemesi güç. Bu yüzden sabırla zamanımı bekliyorum. İntikam oyununda tanrıların elini zorlayacağım. Çünkü uzun zaman önce başkalarının hiç kavrayamadığı bir gerçeği kavradım: GÜÇ BANA VERİLMİYORSA, ONU KENDİ ELLERİMLE ALACAĞIM.”
Bu satırlar, Klytaimestra’nın maruz kaldığı haksızlıkları, içindeki öfkeyi ve gücü ele geçirme arzusunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Roman, okuyucuyu kurban edilen bir çocuğun acısından doğan intikamın, evlilik bağlarının nasıl nefrete dönüşebileceğinin ve bir kadının kendi kaderini yazmak için ne kadar ileri gidebileceğinin derinliklerine çekiyor.
Antik Yunan mitolojisine ve güçlü kadın karakterlere ilgi duyan okurlar için bu roman, kaçırılmaması gereken, sürükleyici ve düşündürücü bir deneyim sunuyor.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak