Yükleniyor
svg

Kaotik ve Umut Dolu: Baranoid ile “İSYAN VAR”!

Mayıs 16, 202512 dk okuma süresi

Komşu, haberi sana okumamı ister misin?

Geçtiğimiz günlerde “İsyan Var” ile tenkit ateşini yakan Baranoid ile müzik ve müziği üzerine konuştuk.

İsyan Var’ın yaratım sürecinde bu denli sert bir duruşa sahip olmasının kaynağını ne oluşturdu?
Mevcut duruma bakınca aslında bu sertlik az bile kalıyor. Hayatın içindeki sertlik, müziğin içindeki sertlikten çok daha büyük. Şarkının sertliğini, yaşananların sertliğiyle doğru orantılı.

2023’te 2, 2024’te 1 olmak üzere İsyan Var’dan önce üç single’ınız daha bulunuyor. Yalnızca single yayınlamakta yatan sebep nedir?
Aslında bahsettiğinizden daha fazla var. İlk single’ımı 2020’de yayınladım ve o günden bu yana, İsyan Var dahil 9 single çıkardım. Yalnızca single yayınlamamın en büyük sebebi zaman. Ayrıca, bir albüme yatırım yapmadan önce o albümün ulaşacağı belli bir kitle olacağını bilmek önemli. Boşluğa albüm çıkarmanın pek de anlamı yok bence. İsyan Var ile dinleyici kitlesi biraz büyüdü. Belki albüm zamanı da yavaş yavaş geliyordur. 

Tüm enstrümanları kendiniz mi çalıyorsunuz? Hem söz hem icra hem de aranje kısmında bu sizi zorlamıyor mu?
Evet, tüm enstrümanları kendim çalıyorum. Açıkçası bu süreç beni zorlamıyor, tam tersine keyif alıyorum. Çaldığım şeyler bir gitar virtüözü olmayı gerektirmiyor zaten. Daha çok ritim ve groove üzerine yoğunlaşan parçalar.  Aranje kısmıyla uğraşmaktan da büyük keyif alıyorum. En çok vaktimi alan şey söz yazmak. Birçok şarkı, sözlerinin yazılmasını bekleyerek rafta bekler.

Favori enstrümanınız nedir? Benimkiler sipsi ve bas gitar.
Sanırım favori enstrümanım insan sesi. Çünkü bir şarkıda vokal varsa, duyguyu yönlendiren o oluyor. İlla sipsi gibi sıra dışı bir enstrüman istiyorsanız da fagot derim. Düşük frekanslarının yarattığı ses çok orijinal ve hoş.

Hangi şehirde yaşıyorsunuz?  Yaşadığınız şehrin müziğinize etkisi var mı, nasıl?
Endonezya’nın Jakarta şehrinde yaşıyorum. Müziğime etkisi ne derseniz… Kayda gireceğim zaman ezan saatlerine dikkat etmem gerekiyor; belki en somut etkisi bu. Onun dışında, özellikle İsyan Var için konuşmam gerekirse, ülkemdeki o üzerimize çöken mental buluttan ve korku atmosferinden uzak olmak, belki de farkında olmadan ‘cesur’ tabir edilebilecek bir iş çıkarmamı sağlamış olabilir.

Baranoid projesinin orijinini ne oluşturuyor? Memleket özlemi mi, gençliğe nostaljik bir bakış mı yoksa var olma hedefi mi?
Belki hepsinden biraz. Gençliğimde vokalistliğini yaptığım grupta hep İngilizce şarkılar söylerdik ve bundan da gurur duyardık. İngilizce söylemenin bizi daha ‘cool’ gösterdiğine inanırdık açıkçası. Ama birkaç yıl yurtdışında yaşadıktan sonra fark ettim ki, mikrofona artık Türkçe’den başka bir şey fısıldayamaz olmuşum. İngilizce söylemek içimden gelmedi; samimiyetsiz hissettirdi.
Bu durumla yapmak istediğim tarz birleşince, Baranoid kendiliğinden doğdu diyebilirim. Var olma hedefi kısmına gelince… -belki de evet- Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki o en üst katmana, yani ‘self-actualization’ dediğimiz kendini gerçekleştirme arzusuna dayanıyor biraz bu proje. Baranoid, bir özlem ya da nostaljiden çok, artık içimde bastıramadığım bir ifade ihtiyacıydı.

Nu metal sizin için ne ifade ediyor. 35 yaşındayım ve halen P.O.D dinlerken mutlu oluyorum.
Nu-metal, metal müziğin teknik şovdan biraz uzaklaşıp duygulara odaklandığı bir alt tür bence. Geleneksel metalde sıkça gördüğümüz karmaşık riff’ler, uzun gitar soloları ya da teknik virtüözite, nu-metal’de genellikle geri planda kalır. Onun yerine, şarkılar daha çok hissiyatla, öfkeyle, içsel patlamalarla ve enerjisiyle dinleyiciyi yakalar.  P.O.D. gibi grupları dinlerken hâlâ mutlu olmanın sebebi de bu sanırım. Nu-metal candır çünkü; sıcacıktır, sahicidir. Teknik mükemmellik aramaz, seninle birlikte bağırır, seninle susar. Evde gibi hissettirir insana. O yüzden yaş ilerlese de his değişmiyor; nu-metal hâlâ kalbin bir köşesinde duran bir gençlik arkadaşı gibi.

İsyan Var merkezli konuşmak istiyorum. Şarkının bana verdiği his; tenekelerde yakılan ateşlerin içimdeki öfkeyle birleşmesi gibi kaotik ve umut dolu bir savaş. Bir “duruş” marşı gibi… Siz dinleyicinizde nasıl bir hissin uyanmasını hedeflediniz?
Açıkçası ‘İsyan Var’ı yaparken dinleyiciyi hedefleyerek yola çıkmadım. O an içimde ne varsa, ne hissediyorsam, ne düşünüyorsam onu dökmek istedim sadece. Müzisyenler olarak dinleyicide nasıl bir hissin uyanacağını ne kadar kontrol edebiliriz emin değilim. Hatta dinleyici odaklı düşünmenin gerçekten faydalı olup olmadığını da sorguluyorum zaman zaman. Ama bugün, geriye dönüp baktığımda bu şarkının bir his uyandırmasını istesem, sanırım şöyle derdim: Farkında olmayanlarda bir farkındalık, farkında olanlarda ise bir umut ve cesaret. Belki de en çok buna ihtiyaç var şu anda.

Müziğin size verdiği en büyük özgürlük nedir?
Müziğin kendisi zaten özgürlük benim için. Belki de hayatımdaki en büyük özgürlük. Yeni bir şarkıya başlarken önümde duran o 3-5 dakikalık boş zaman tablosu… Ne koyacağım, ne söyleyeceğim, nasıl bir dünya kuracağım hepsi tamamen bana ait olan. İşte bu yüzden müzik, özgürlüğün ta kendisi benim için.

Bir müzisyeni en çok besleyen öge sizce nedir?
Hassasiyettir bence. Etrafa karşı, dış dünyaya karşı, her şeye karşı duyulan muazzam bir hassasiyet. 

Senede ortalama bir single ile devam mı? Yoksa son tekliniz peşine bir şarkı daha paylaşma planınız var mı?Valla elimde bitirmem gereken bir ton şarkı var. O yüzden belli bir plan yapmıyorum. Bitirdikçe paylaşacağım herhalde.

Söz yazma yetisi bir şarkı yaratımının yüzde kaçını karşılar?
Eğer şarkı Türkçeyse, söz yazma yetisi bence yaratımın yarısından fazlasını oluşturur. İngilizce’de insanlar, çoğu zaman sözleri derinlemesine anlamadan da bağ kurabiliyor — çünkü dinleyicilerin çoğu için İngilizce ana dil değil. Ama Türkçe sözlü müzikte dinleyici, kelimelerin tam merkezinde duruyor. Bu yüzden sözler çok daha dikkat çekiyor, çok daha fazla tartılıyor. Dolayısıyla Türkçe müzikte söz yazarlığı çok daha belirleyici bir rol oynuyor diyebilirim. En azından benim için öyle. Türkçe müzik dinleyeceksem sözlere gerçekten çok önem veririm.

İzmir’de ergenliğinde gitarla haşır neşir olan biri olarak sormak isterim, yetişkinlik hayatında müzikle uğraşmayı en aza indirmiş yetişkinlere ne demek istersiniz? Nerede o eski ruhumuz?
Ne diyeyim… Herkes işinde gücünde. İş dışında bir işle, özellikle müzikle uğraşmak aslında mümkün. Madem istiyorsun, akşam eve gelince oturur yaparsın geceye kadar. Ama çocuk varsa iş değişiyor herhalde. Çünkü çocuk vakit ister, ilgi ister. Belki de birçok insan bu yüzden istediği zamanı müzik yapmaya ayıramıyor. O eski ruh duruyor tabi hâlâ… belki yine çıkar bir gün kim bilir. Hiçbir şey için geç değil.

Bir dinleyici hedef yaş grubunuz var mı? Varsa neden o yaş grubu?
Bir hedef yaş grubum yok gerçekten. Kalbine dokunan herkes dinlesin isterim.

Müzikte en uç hayaliniz nedir? Bu hayali gerçekleştirmek için bir çaba içinde misiniz ya da yüzde kaçını gerçekleştirdiniz?
Türkçeyi nu-metal’e uygun bir kıvamda, doğallığını bozmadan sunmak bence kolay bir iş değil. Eğer bunu hakkıyla yapabilir ve Türkiye müzik sahnesine kalıcı, samimi işler bırakabilirsem… işte o zaman hayalim gerçekleşmiş olur. Şu an bunun için çabalıyorum hem müzikal hem de dilsel anlamda doğru yolu bulmaya çalışıyorum. Belki %5’ini gerçekleştirmişimdir şu ana kadar.

İsyan size ne ifade ediyor? Kişi içinde bastıramadığı isyana karşı ne hissetmeli ya da o isyan bastırılmamalı ve dışa vurulmalı mı?
Herkesin isyanı kendine. Birinin ne hissetmesi gerektiği konusunda hiçbirimiz söz sahibi olamayız. Bence asıl mesele, hislerimizin farkında olmak ve onları yargılamadan kabul edebilmek. Sonrası zaten kendiliğinden gelir. O isyan dışa mı vurulur, içe mi döner, onu da ancak o kişi bilir.

 

Bu haber adada kalmaya devam etsin mi?

2 People voted this article. 2 Upvotes - 0 Downvotes.
svg

Aklında bir şey mi var?

Yorumları göster / Yorum bırak

Cevap ver

Yükleniyor
svg