Yakın zamana kadar Kore tarihi hakkındaki bilgimiz Kore Savaşı’ndan ibaretti. Onun da sebebi malum: Kore Savaşı’na katılan Türk askerleri, oradaki şehitlerimiz ve yurda dönen gaziler. Bunların haricinde Kore tarihine veya kültürüne ilgi duyan pek kimse yoktu. Ancak son 10-15 senede beklenmedik bir şey oldu: Kore dizileri ve K-pop adı verilen Kore müziği bütün dünyayı kasıp kavurmaya başladı, bu da Kore kültürüne yönelik muazzam bir ilginin ortaya çıkmasına sebep oldu.
Avrupalı ve Amerikalı sanatçıları tahtından eden Koreli müzisyenler ve oyuncular dünya çapında üne kavuşmanın tadını çıkarırken, onların hayranları da bir yandan Korece öğrenip bir yandan Kore seyahati planları yapmaya başladılar. Türkiye de bu küresel trendden payını aldı, ülkemizde de azımsanmayacak sayıda Kore hayranı ortaya çıktı. Tabii tüm bu ilginin
öznesi Güney Kore. Kuzey Kore’ye aynı sempatiyle bakan hiç kimse yok. Bu da şu soruyu sormamıza vesile oluyor: Nasıl oldu da aynı millet bu kadar farklı koşullarda yaşamaya başladı?
Güney Kore başka milletleri çekecek kadar bir cazibe merkezi haline gelmişken, Kuzey Kore neden yalnızca olumsuz şeylerle anılır oldu? İşte bu kitap bu sorunun cevabını veriyor. Kitapta 19. yüzyıldan günümüze Kore tarihi anlatılırken iki ülkenin arasındaki bu uçurumun sebepleri etraflıca ele alınıyor. Bu kitapta iki Kore’nin geçmişi, tarihi, siyasi macerası, liderleri ve kültürü karşılaştırmalı olarak incelenirken okura meseleye çok daha geniş bir açıdan bakma imkânı sunuluyor.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum yap