Geoff McFetridge’in “Canadafornia”sı: Bir Manzara Olmak Üzerine
Sınıra doğru ufukta dolaşmak… Asla ulaşılamayacak uzak bir nokta. Geoff McFetridge, “Canadafornia” adını verdiği ilk kişisel sergisinde, izleyiciyi tam da bu tanıdık ama bir o kadar da hayali coğrafyaya davet ediyor. Burası, haritalarda bulunmayan, anıların ve hayallerin kesişim noktasında var olan, zihinsel bir ara bölge.
Geçtiğimiz yıl boyunca ürettiği 16 küçük, dizüstü bilgisayar boyutundaki tablo, bu yolculuğun samimi durakları gibi. McFetridge’in süreci, bir anlık ilhamdan çok, meditatif bir arayışa benziyor. Her bir motifi, panele son halini aktarmadan önce farklı varyasyonlarla tekrar tekrar ziyaret ediyor. Bu, bir imgenin özünü damıtma, en saf halini bulana dek onu soyma pratiğidir. Eserlerin küçük ölçeği, bizi bu kişisel keşfe daha da yaklaştırıyor; adeta sanatçının zihninin bir köşesine açılan bir pencereden bakıyoruz.
McFetridge’in fırçası, “düşünceden önceki anı” yakalamaya çalışıyor. Gevşek ve akıcı stili, bir manzarayı birebir kopyalamak yerine, onun bıraktığı hissi, o “ilk notayı” resmediyor. Bu resimler, keskin detayların değil, atmosferin ve duygunun peşinde. Onlar, birer “görsel çağrı”; izleyiciyi kendi anılarına ve içsel manzaralarına dönmeye davet eden sessiz bir sesleniş.
Serginin en derin daveti ise belki de şu cümlede gizli: “Manzara olmak.” Geoff McFetridge’in “Canadafornia”sı, bize sadece bakılacak manzaralar sunmuyor. Bizi, o avuçlarımıza dokunan uzun çimenlerin, o sonsuz yolculuğun bir parçası olmaya, bir anlığına da olsa kaybolmaya ve o manzaranın ta kendisine dönüşmeye çağırıyor.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak