New York’taki P·P·O·W galerisi, sanatçı Erin M. Riley’nin üçüncü kişisel sergisi “Life Looks Like a House For a Few Hours” (Hayat Birkaç Saatliğine Bir Eve Benziyor) ile sanatseverleri, kişisel hafızanın ve kimliğin dokunmuş katmanlarına davet ediyor. Sanatçının titizlikle hazırlanmış, güçlü ve savunmasız yeni eserleri, 5 Eylül’de kapılarını açacak ve 18 Ekim 2025’e kadar ziyaret edilebilecek.
Riley’nin büyük ölçekli dokumaları, aile fotoğraflarının, araba kazalarının, iPhone selfie’lerinin ve gazete kupürlerinin arasında ev sahnelerinin nasıl birleştiğini ve çözüldüğünü gösteriyor. Sanatçı, geçmişinden ve bugününden anları kolajlayarak, aile evinin parçalanmasıyla sonuçlanan fırtınalı bir döneme ait anıları, kendi görüntüleriyle harmanlıyor. Bu eserler aracılığıyla Riley, hayatını şekillendiren güçleri ve kişisel kimliğin parçalanmasını araştırıyor, her katmanı titizlikle inceleyerek içindeki sırları ortaya çıkarıyor.
Riley’nin el işçiliğine olan yenilikçi yaklaşımı, güzel sanatlar ve zanaat arasındaki ikili karşıtlığı belirsizleştiriyor. Brooklyn merkezli sanatçı, kapatılmış tekstil fabrikalarından temin ettiği el boyaması yün ve pamuk ipliklerini kullanarak, son derece incelikli ve kişiselleştirilmiş bir renk paletiyle dokuma halılar yaratıyor. Bu teknikle, ekran görüntülerinin ve selfie’lerin pikselli etkilerini, eski aile fotoğraflarından veya bellekten alınan anlarla iç içe geçiriyor.
Sergide yer alan “Somebody Cares” adlı eserde, sanatçının iç çamaşırlı bedeni asfalt bir otoyolda uzanırken, parçalanmış bir araba, atılmış bir bira şişesi ve “S.O.S.” harfleriyle süslenmiş aydınlatılmış bir pencere, yaklaşan veya gerçekleşmiş bir felaketi ima ediyor. Diğer bir eser olan “You Broke” , “Sex and the City” dizisindeki Carrie’nin, eski bir ilişkisine geri dönmesine yol açan bir aldatma sahnesindeki “kalbimi kırdın!” repliğini dokumasına entegre ediyor. Bu kolajlanmış ortamlar aracılığıyla Riley, çocukluğundaki kargaşalarla yetişkinliğindeki ilişkiler arasında paralellikler kuruyor.
Serginin en büyük eseri olan “Forest” , sanatçının bedeninin dijital olarak tekrarlanan, sıralanan ve sonra anıtsal bir ölçekte dokunan bir görüntüsünü sunuyor.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak