Bazen en büyük dehşet, gürültülü patlamalardan değil, sakinliğin ve sessizliğin içinden süzülür gelir. Yönetmen Alanté Kavaïté’nin imzasını taşıyan Fransız draması “Belladone” (2025), tam da bu fikrin bir kanıtı. Yakın bir gelecekte, medeniyetten uzak, ıssız bir adada geçen bu film, samimi dramayı, sessiz bir dehşetle harmanlayarak izleyicinin iliklerine işleyen bir gerilim sunuyor.
Filmin merkezinde, adadaki yaşlı sakinlerden oluşan küçük bir topluluğa bakıcılık yapan 30 yaşındaki Gaëlle (Nadia Tereszkiewicz’in canlandırdığı karakter) var. Gaëlle’nin yalnız yaşamı, adaya gizemli bir yelkenli teknenin gelmesiyle altüst oluyor. Gelen bu tekne, beraberinde sadece neşe değil, aynı zamanda huzursuzluk da getiriyor; yaşlılar birer birer ölmeye başlıyor.
Sinsice Gelişen Gerilim ve Karakter Odaklı Korku
“Belladone”, gerilimi patlamalarla değil, yavaş yavaş ortaya çıkan sırlar ve ince bir huzursuzlukla inşa ediyor. Bu, izleyiciyi adanın ürkütücü dinginliğine ve Gaëlle’nin psikolojik yolculuğuna davet eden, çağdaş bir psikolojik drama. Gaëlle’nin bir anda umut ile korku arasında gidip gelen duyguları, izleyicinin de şüphesini artırıyor ve bizi onun iç dünyasına bağlıyor.
Yönetmen Kavaïté, filmini duygu yüklü ana karakteri üzerinden kurguluyor. Anlatı, olay örgüsü mekanikleri yerine Gaëlle’nin değişen tepkilerine odaklanıyor ve gizemi kişisel ve kaçınılmaz hissettiriyor. Görüntü yönetmeni Manuel Alberto Claro’nun ve müzisyenler Nicolas Becker ve Quentin Sirjacq’ın ustalığı sayesinde, film her karede bir anlam yüklü ve her sesle bir gerilim atmosferi yaratıyor. Adanın kendisi, Gaëlle’nin içsel yalnızlığının bir dışavurumu gibi işlev görüyor; mekan ve ruh, birbirinden ayrı düşünülemiyor.
Değerler, Topluluk ve Büyümenin Bedeli
“Belladone”, topluluğun hem besleyici hem de boğucu olabileceği gerçeği üzerine sorular soruyor. Yelkenli teknenin gelişi, değişimin bir metaforu; öngörülemez, cezbedici ve potansiyel olarak ölümcül. Yaşlıların ölümü, modern toplumda hafıza, miras ve bakımın kaybına dair daha geniş kaygıları yansıtıyor.
Filmin başrol oyuncusu Nadia Tereszkiewicz, Gaëlle’yi melodramatik aşırılıklara kaçmadan, duygusal inceliklerle canlandırarak filmi adeta tek başına taşıyor. Onun performansı, filmin seyirciyle bağ kurmasını sağlayan en önemli unsurlardan biri. Filmin teknik zarafeti, atmosferi ve duygusal yankısını eşit derecede besliyor.
“Belladone”, tür normlarından bir sapma ve ruh hali odaklı, içe dönük hikaye anlatımına bir dönüş olarak görülüyor. Film, Mart 2025’te festival gösterimlerine başladı ve eleştirel çevrelerde şimdiden olumlu tepkiler topladı. Filmin “rahatsız edici zarafeti” ve “atmosferik yankısı” övgüyle bahsediliyor.
Eğer gerilimi yavaş yavaş yükselen, psikolojik dramaları ve düşündürücü sinemayı seviyorsanız, “Belladone”u mutlaka izleme listenize eklemelisiniz. Bu film, boş kıyılar üzerinde duran sis gibi, zihninizde uzun süre kalacak bir deneyim sunuyor.