Pixar’ın 2025 yapımı Elio filmi dışarıdan bakıldığında sıcak, renkli ve güvenli bir uzay macerası gibi dursa da, içeride sinema tarihine göz kırpan oldukça özel sahneler barındırıyor. Yönetmen Domee Shi ve ekibi, genç seyircilerin bilimkurgu ve korku sinemasıyla ilk temasını “yumuşak bir geçişle” yapmak istemiş. Bu nedenle film, Spielberg’ün ışıltılı bilimkurgusundan Carpenter’ın gölge oyunlarına uzanan geniş bir yelpazeden besleniyor.
Bu selamların en dikkat çekeni ise, doğrudan John Carpenter’ın 1982 tarihli kült filmi The Thinge uzanan bir an.
Kendi Kendine Hareket Eden Bir Saç Teli ve The Thing’e Açılan Kapı
Filmde Elio’nun uzaylılar tarafından oluşturulmuş klonuna ait bir saç telinin, tek başına sürünerek hareket ettiği kısa bir sahne var. Pixar’ın alıştığımız “tatlı” estetiğine rağmen, bu anın tedirgin bir havası olduğu hemen fark ediliyor.
Bu sahne, Carpenter’ın The Thing’deki beden dönüşümlerinin hafifletilmiş, çocuklara uygun bir versiyonu. Hem tırnak ısırtmıyor hem de türün merakını alttan alta uyandırıyor. Domee Shi’nin sözleri de tam olarak bunu doğruluyor:
“Bu sahneyi yapmak için herkes çok heyecanlıydı. Çocuklar için hafif bir giriş gibi; büyüdüklerinde bu filmleri kendileri keşfedebilirler.”
Shi’nin ekibi sahneyi bir tür sinema köprüsü olarak tasarlamış:
İlk adım Pixar’da, keşfi ise ileride – Carpenter’ın karanlık, şekil değiştiren dünyasında.
Spielberg’in Gölge Estetiği, Carpenter’ın Soğukluğu
Elio yalnızca The Thing’e değil, Spielberg’ün E.T. ve Close Encounters gibi filmlerine de pek çok görsel selam gönderiyor. Özellikle “ilk temas” sahnelerinde kullanılan derin gölgeler, bilinmeyenle karşılaşmanın hem ürpertici hem merak uyandırıcı doğasını taşıyor.
Yönetmen Domee Shi, Elio için izledikleri bilimkurgu klasikleri hakkında şöyle diyor:
“Görsel dünyayı kurarken bu filmleri ince ince taradık. O karanlık, derin gölgeler bize yol gösterdi. Atmosfer gerçeklikten çok hisle ilgiliydi.”
Bu yaklaşım Pixar’ın alıştığımız parlak renk paletinin dışına çıkıyor: Uzaylılarla ilk temas sahnelerinde karanlık boşluk, parlayan silüetler ve bilinmezlik hissi hâkim.
Yeni Nesil İçin Bilimkurgunun Gizli Bir Haritası
Elio vizyonda beklenen başarıyı elde edememiş olsa da, içinde barındırdığı bu sinema harıtası oldukça değerli. Çünkü film aslında tek başına bir macera değil; genç izleyicilere şöyle fısıldayan bir rehber:
“Büyüdüğünüzde, bu dünyaların daha karanlık ve daha geniş versiyonları da var.”
Carpenter’ın The Thing’inin vizyonda başarısız olup yıllar sonra kültleştiğini düşünürsek, Elio’nun da gelecekte benzer bir yol izleme ihtimali hiç fena görünmüyor. Pixar’ın bu cesur yaklaşımı, animasyonun sinema tarihine açılan bir kapı olabileceğini bir kez daha hatırlatıyor.













