Hammer Museum, Los Angeles // 5 Ekim 2025 – …
Hammer Museum’un her iki yılda bir düzenlenen Made in LA Bienali, bu yıl da şehrin heterojen ve genişleyen sanat ortamına ayna tutuyor. Küratörler Essence Harden ve Paulina Pobocha, Los Angeles’ın en belirgin özelliğinin “dissonance” yani uyumsuzluk olduğunu söylüyor; fakat onlarca atölye ziyareti sonrası, sergideki en güçlü ortak noktanın “tarih” olduğunu keşfetmişler. İşte bu yılın öne çıkan beş sanatçısı ve işleri:
Freddy Villalobos – waiting for the stone to speak, for I know nothing of aventure (2025)
Los Angeles doğumlu sanatçı, Sam Cooke’un 1964’te öldürülmesini merkeze alarak şehrin tarihini katmanlar halinde yeniden inşa ediyor. İki saatlik tek planlı bir video, Cooke’un vurulduğu Hacienda Motel’den başlayarak Los Angeles Morgu’na doğru ilerleyen bir gece yolculuğunu kaydediyor. Sokaklar boyunca geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek üst üste çakışıyor. Bass ağırlıklı ses tasarımıyla birlikte neon ve otomotiv boyalarıyla kaplı kaidelerden yayılan titreşimler, üstlerindeki kireçtaşı fresklerini zamanla toza dönüştürüyor. Villalobos, bu işte Cooke’un “A Change Is Gonna Come” şarkısının bugünkü yankılarını yeniden duyuruyor: Umut hâlâ elimizin ucunda.
Patrick Martinez – Battle of the City on Fire (2025)
Pasadena doğumlu Martinez’in 21 metrelik devasa duvar çalışması, LA’nin mimarisinden ve sokak kültüründen besleniyor. Eser, Meksika’daki Cacaxtla arkeolojik alanındaki savaş fresklerini referans alarak Latin Amerika’nın mural geleneğini Los Angeles’ın güncel göç ve baskı politikalarıyla buluşturuyor. Bougainvillea çiçekleri, neon tabelalar, grafiti katmanları ve kireç sıvalar arasında gizlenmiş savaşçılar; hem geçmişi saklıyor hem de şimdiki zamandan taşan bir direnişi açığa çıkarıyor.
Widline Cadet – Shifting Skies (2025)
Haiti’de doğan ve çocuk yaşta ABD’ye göç eden Cadet, kişisel arşiv fotoğraflarını özenle kurgulanmış portrelerle yan yana getiriyor. 12 yarım daire formunda çerçeveden oluşan Shifting Skies, hem Haiti hem de Güney Kaliforniya mimarisinde görülen breeze-block desenlerini anımsatıyor. Los Angeles’a taşındığında Haiti’yi hatırlatan iklim ve bitki örtüsünden ilham alan sanatçı, diasporik hafızanın parçalı doğasını görselleştiriyor. Cadet’in işi, LA’nin küresel göçlerle biçimlenmiş çok katmanlı kimliğini duyumsatıyor.
Ali Eyal – and look where I went (2025)
1994 doğumlu Iraklı sanatçı Eyal, savaş ve işgalin kişisel yıkımını şiirsel bir görsellikle işliyor. 11 Eylül Anıtı’na yaptığı ziyareti merkezine alan bu büyük boy tuval, çocukluk travmalarının hâlâ süren yankılarını yansıtıyor. Bir Mısırlı seyyar satıcıyla yaptığı konuşmadan ilhamla başlayan bu resim, bireysel hafıza ile kolektif travmayı tek bir imgede birleştiriyor. Eyal’in figüratif ama düşsel tarzı, izleyeni kayıp, yas ve süreklilik duygularının içine çekiyor.
Amanda Ross-Ho – Untitled Thresholds (FOUR SEASONS) (2025)
Chicago doğumlu Ross-Ho, babasının kaldığı huzurevindeki kapıları 170% oranında büyüterek yeniden üretiyor. Çizikler, onarımlar, boyalar titizlikle aktarılmış. Kapıların üzerine asılan mevsimsel süslemeler de ölçek büyütülerek yeniden yerleştirilmiş. Ancak bu süslemeler kronolojik sıradan koparılmış, “zamansızlık” ve “bozulmuş düzen” hissi yaratıyor. Ross-Ho için zaman hem malzeme hem de konu: Kişisel biyografiden yola çıkan eser, izleyiciyi herkesin aşina olduğu bir eşikte durmaya davet ediyor.
Apartman No:26 Notu
Made in LA 2025, Los Angeles’ın tarihsel katmanlarını kişisel anılarla, diaspora deneyimleriyle ve güncel politik çatışmalarla iç içe geçiriyor. Freddy Villalobos’un Sam Cooke’a açılan yolculuğundan, Patrick Martinez’in direniş duvarına; Widline Cadet’in diaspora imgelerinden, Ali Eyal’in savaş sonrası travmalarına ve Amanda Ross-Ho’nun zamana açılan kapılarına kadar her iş, belleğin farklı bir yüzünü görünür kılıyor.