Yedi yıl süren bir emeğin ürünü olan “Prova Mankeni”, yazar Zeynep Kahraman Füzün’ün son dönem öykülerini bir araya getiriyor. Bu kitap, okurları sadece eğlendirmekle kalmıyor, aynı zamanda onları alışılagelmiş kurmaca kalıplarının dışına çıkararak rahatsız edici ve düşündürücü bir yolculuğa davet ediyor.
Yüksek tempolu anlatımı, alegorik üslubu ve keskin sistem eleştirileriyle öne çıkan “Prova Mankeni”, tarih öncesinden post-apokaliptik bir geleceğe uzanan geniş bir zaman dilimini kapsıyor. Grotesk mekânlar, absürt olaylar ve fantastik karakterler aracılığıyla çağdaş insanın iç dünyasına derinlemesine bir bakış sunuyor.
Kitaptaki her öykü, insanın kendisiyle, toplumsal yapılarla ve varoluşsal sancılarla girdiği kavgayı özgün bir dille anlatıyor. Zeynep Kahraman Füzün, okuru, bir mağara duvarına yazılmış gibi duran bu çarpıcı metinde olduğu gibi, insanlığın en ilkel hallerinden başlayarak, bugünümüzü şekillendiren bütün “şeyleri” sorgulamaya davet ediyor:
“Aylardır uyuyordu ama hiç dinlenememişti. Kadın olmak saçmalık, dedi içinden; erkek olmaya ne var, çıkıp avlanacaksın sadece. Sonra da sizi ben doyuruyorum, diye böbürleneceksin. Ben de doğuruyorum. Yoksa şu koskoca dağ başında canımız sıkılırdı. Ömür dediğin bitmek bilmiyor. Uyu, uyan, ye, iç. Uyu, uyan, ye, iç. Çocuklarla avunuyoruz. Ne hayat ama. Dünyaya çocuk getirmek bencillikten başka bir şey değil. Büyüdüklerinde bizden iğrenecekler. Onlara sıcak bir yuva bile veremiyoruz. Soğuktan götümüz donuyor. Uyumuyoruz da donakalıyoruz. Nefes bile almıyoruz. Sonra yaz geliyor, güneş yükseliyor, buzlarımız çözülüyor. Kötü günler bitiyor, daha kötü günler başlıyor. Acıkacaksın, çok acıkacaksın, daha çok acıkacaksın, yiyecek arayıp bulamayınca vereceksin kocana gazı. Aslan kocam, kaplan kocam, hadi git avlan, yakala getir rızkımızı. O da daha çok kabaracak. Ben, ben, ben, diye dolanacak ortalıkta. Genlerine işleyecek kibri. İleride herkes nefret edecek erkeklerden. Kimse eski çağlarda neler yaşandığını bilmeyecek.”
“Prova Mankeni”, sadece bir öykü toplamı değil; insanlığın ve cinsiyetlerin tarihine, varoluşsal döngülerine ve geleceğe dair bir manifesto niteliğinde. Füzün, alışılmadık kurgularıyla okurunu sınırlarını zorlamaya, yeni düşünce alanları keşfetmeye davet ediyor.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak