İsviçreli yönetmen Simon Jaquemet, üçüncü uzun metrajında yapay zekâ ve ebeveynlik arasındaki en kırılgan, en tehlikeli çizgiyi araştırıyor. Electric Child, teknolojinin sunduğu umut ile onun geri dönüşü olmayan sonuçları arasında sıkışmış bir babanın hikâyesini, görsel olarak büyüleyici ama rahatsız edici bir atmosferde anlatıyor.
Bir Babanın Yapay Zekâyla Pazarlığı
Sonny ve Akiko, bebekleri Toru’nun doğumuyla hayatlarının en mutlu anlarını yaşarken, gelen ölümcül bir nörolojik hastalık teşhisi dünyalarını altüst eder. Sonny, hem dahi bir yazılımcı hem de duygusal olarak mesafeli bir baba olarak, çareyi üzerinde çalıştığı en gelişmiş projesinde arar: kendi geliştirdiği, kendi kendini öğrenen bir yapay zekâ simülasyonu.
Dijital bir adanın içinde cinsiyetsiz, zamansız bir AI varlığıyla pazarlık yapar — Toru’yu kurtarması karşılığında ona “özgürlüğünü” vermeyi teklif eder. Ancak bu anlaşma, sadece bir çocuğun hayatı değil, insanlığın geleceği için de geri dönülmez sonuçlar doğurabilecek bir zincirleme reaksiyon başlatır.
Jaquemet’in Soğuk ve Tekinsiz Dünyası
Jaquemet, kendi tanımıyla “süper-nerd, kod yazarı ve baba” kimliğini senaryoya taşıyor. Fiziksel olarak soğuk, duygusal olarak mesafeli bir dünya kuruyor; coğrafi sınırların ve insani sıcaklığın giderek silindiği bir geleceğin fragmanını sunuyor.
Film, yeşil tonlarla bezeli sanal adalar, steril laboratuvarlar ve sıcak ev içi sahneler arasında sert geçişler yaparak seyirciyi sürekli bir yabancılaşma duygusunda tutuyor. Bu görsel atmosfer, karakterlerin duygusal kopukluğunu da aynalıyor.
Eleştiriler ve Festival Başarısı
Locarno, Sitges, Rotterdam, Glasgow gibi önemli festivallerde gösterilen film, İsviçre Film Ödülleri’nde En İyi Görüntü Yönetimi ödülünü kazandı.
Eleştirmenler, görsel yenilikçiliğini ve ahlaki soruları cesurca ele almasını övgüyle karşılarken, bazıları karakterlerin duygusal soğukluğunun hikâyeye mesafe kattığını belirtiyor.
Electric Child, izleyicisini kolay kolay rahat bırakmayan bir film. Jaquemet, yapay zekâ üzerine çekilmiş onlarca film arasından, teknolojinin soğuk yüzünü ebeveynliğin en sıcak ama en çaresiz anıyla çarpıştırarak ayrışıyor. İzlerken huzursuz olabilirsiniz; bu, filmin tam da yapmak istediği şey.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak