Uzay yolculuğunun klasik serisi “Star Trek: Strange New Worlds”, üçüncü sezonunun üçüncü bölümü “Shuttle to Kenfori” ile izleyicilerini şaşırtıcı bir maceraya çıkarıyor. Dizi, daha önce “Groundhog Day”e saygı duruşunda bulunan bir bölümün ardından, bu kez HBO’nun post-apokaliptik dizisi **”The Last of Us”**tan önemli ölçüde ilham alarak türler arası bir senteze imza atıyor.
Bölümde Kaptan Christopher Pike ve Doktor Joseph M’Benga, Chimera otu ararken Kenfori gezegeninde bitki zombileri ve kıyamet sonrası bir senaryoyla karşılaşıyorlar. Makalede Kenfori ile “The Last of Us” arasında sayısız paralellik olduğu vurgulanıyor:
- Parazitik Enfeksiyon: “The Last of Us”taki Cordyceps mantarının kurbanları zombilere dönüştürmesi gibi, “Shuttle to Kenfori”de de Chimera ajanının gezegenin sakinlerini yosun kaplı melez yaratıklara dönüştürdüğü görülüyor. Her iki durumda da enfeksiyonun havadan yayılması dikkat çekici.
- Maceranın Atmosferi: Pike ve M’Benga’nın Kenfori’deki yolculuğu, “The Last of Us”taki Joel ve Ellie’nin görevine benzetiliyor. İkili, otlarla kaplı binaları keşfediyor, yosun bulaşmış zombilerle savaşıyor ve hatta kıyamet sonrası bir günlük buluyor.
Bu benzerlikler, “Shuttle to Kenfori” bölümüne gerilimli ve karanlık bir atmosfer katarken, “The Last of Us”ın hayranları için de tanıdık bir tat sunuyor.
“Star Trek: Strange New Worlds”, diğer türlerden unsurları hikayesine dahil etme yeteneğiyle biliniyor. Bu bölüm de bunun güçlü bir kanıtı. İntikam, şiddet ve umutsuzluk temalarını Star Trek lore’uyla başarıyla harmanlayarak, dizinin anlatısal olanaklarını genişletiyor. Bu, sadece bir bilim kurgu macerası değil, aynı zamanda insan doğasının karanlık yönlerine ve zorlu koşullarda hayatta kalma mücadelesine dair düşündürücü bir yorum sunuyor.
“Shuttle to Kenfori”, türler arası yaratıcı bir geçişin nasıl başarılı olabileceğini gösteren, izleyicileri hem şaşırtan hem de düşündüren bir bölüm olarak Star Trek evrenindeki yerini alıyor.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak