Yeraltı edebiyatının kült ismi Chuck Palahniuk, yeni romanı Sonsuza Dek Değilse de Şimdilik ile Türkçede ilk kez okurlarla buluşuyor. Düşbaz Kitaplar etiketiyle yayımlanan roman, ahlaki çürüme ve sınıf çatışmalarını kara mizahla ele alan çarpıcı bir anlatı sunuyor.
Dövüş Kulübü ile çağdaş edebiyatın sınırlarını zorlayan Palahniuk, bu kez Galler kırsalında geçen, absürt ve rahatsız edici bir hikâyeye odaklanıyor. Aristokrat bir ailenin üyeleri olan Otto ve Cecil kardeşlerin, kuşaktan kuşağa aktarılan “seri katillik geleneğini” sürdürme çabası, romanın merkezinde yer alıyor. Şiddet, ölüm, miras ve medya kavramları etrafında şekillenen bu karanlık anlatı; yazarın sarkastik diliyle zaman zaman kışkırtıcı, zaman zaman ise trajikomik bir atmosfere bürünüyor.
“Ölümsüzlük? Ne zahmetli şey.”
Palahniuk, yaşamı değil ölümü kutsayan bir dünya yaratıyor. Bastırılmış duygular, suskun yaslar ve törensel kurallar arasında şekillenen karakterlerin içsel çöküşünü ustalıkla işliyor. Sistem çökerken, kurallar anlamını yitiriyor, boşluk büyüyor ve duygular nihayet yüzeye çıkıyor.
Burcu Asena Şahin Gençoğlu’nun başarılı çevirisiyle Türkçeye kazandırılan roman, Palahniuk’un Düşbaz Kitaplar’dan çıkan beşinci kitabı olma özelliğini taşıyor.
Absürd mizah ile gotik aile anlatısı arasında salınan bu roman, yalnızca Palahniuk hayranlarını değil; günümüz dünyasında aidiyet, gelenek ve sistem eleştirisini takip eden tüm okurları fazlasıyla ilgilendiriyor.
“Sonsuza dek değilse de şimdilik yaşıyoruz.”
Yetmez mi?
Sonsuza Dek Değilse de Şimdilik, tüm kitabevlerinde ve çevrim içi satış platformlarında erişime açık.
Apartman No:26 Notu:
Kitabın İngilizce edisyonu Not Forever, But For Now üzerinden yaptığımız okuma bize, Palahniuk’un özgün sarkazmını bir kez daha rahatsız edici biçimde etkileyici kıldığını gösterdi. Gotik ögelerle bezeli bu absürd hikâye, dışarıdan bakıldığında zarif ve aristokrat bir hayat gibi görünse de, satır aralarında şiddet, bastırılmışlık ve çözülememiş aidiyet krizleri dolaşıyor.
Yazar, törenselleştirilmiş şiddeti ve “iyi yetişmiş çocuklar” söylemiyle yüceltilen aile geleneğini, acımasız bir hicivle parçalarına ayırıyor. Ne kadar sağlıksız olursa olsun, gelenek adı altında her şey kutsanabilir mi? sorusu, romanın her sayfasında yankılanıyor.
Eğer daha önce Fight Club ya da Choke gibi Palahniuk romanlarını okuduysanız, bu kitapta hem tanıdık bir karanlıkla hem de yazarın anlatı disiplininde yeni bir derinlikle karşılaşacaksınız.
Tavsiyemiz:
Bu romanı sadece bir kurgu olarak değil, toplumsal rollerin, aile yapısının ve içsel çürümenin sorgulandığı karanlık bir alegori olarak okuyun.
Ve evet, sonsuzluk iddialı olabilir. Ama şimdilik, bu kitabı mutlaka okuyun.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak