Bir yönetmenin kendi vizyonu için stüdyoyla mücadele etmesi, Hollywood’un alışıldık hikayelerindendir. Ancak bir film başarılı olup yönetmeni serinin devamı için geri çağrıldığında, ona daha fazla yaratıcı özgürlük tanınacağı düşünülür. Görünüşe göre “John Wick: Chapter 2” için durum pek de böyle olmamış. Yönetmen Chad Stahelski, stüdyo yöneticilerinin filmin en kilit ölüm sahnelerinden birini değiştirmek için nasıl baskı yaptığını yıllar sonra anlattı.
Tartışmaların Odağındaki Sahne: Gianna’nın Ölümü
Stahelski, The Hollywood Reporter’a verdiği röportajda, stüdyonun Gianna (Claudia Gerini) karakterinin ölüm şeklinden hiç memnun olmadığını açıkladı. Hatırlayacağınız üzere Gianna, John Wick’in (Keanu Reeves) kan mührü borcunu ödemek için öldürmekle görevlendirildiği Yüksek Şura üyesiydi. Ancak sahne, beklendiği gibi basit bir suikastle ilerlemiyordu.
Gianna, Wick tarafından öldürülmek yerine, John Wick’in gözleri önünde kendi bileklerini keserek intihar ediyordu. John bu duruma müdahale etmiyor, sadece izliyordu. Kadının acı içinde ölmesini beklemek yerine, hem onun acısına son vermek hem de görevini tamamlamak için son bir kurşunla onu başından vuruyordu.
İşin ilginç yanı, bu çarpıcı ve tuhaf ölüm sahnesi fikrinin aslında ilk olarak Keanu Reeves’ten çıkmış olması. Ancak film kurgu aşamasına geldiğinde, Stahelski bu sahneyi koruyabilmek için büyük bir savaş vermek zorunda kalmış. İşte kendi ağzından o anlar:
“‘John Wick 2’de, stüdyodaki çok üst düzey bir yöneticiyle, John Wick’in Gianna karakterine yaptığı ‘ötanazi yardımı’ konusunda büyük bir anlaşmazlık yaşadık. Tepkileri, ‘Aman Tanrım, John Wick’in onu öylece öldürmesine izin veremeyiz!’ şeklindeydi. Ama biz onu öldürmüyorduk ki. O zaten bileklerini kesmişti ve John Wick ona daha onurlu bir çıkış yolu sunuyordu. Bizden iki farklı versiyon istediler. Test gösteriminden çıktığımızda, seyircinin filmdeki nihai versiyonu çok daha fazla benimsediği ortaya çıktı. Yönetici hiç duraksamadan yanıma geldi ve sadece şunu söyledi: ‘Sen haklıydın, ben haksızdım.'”
Chad Stahelski’nin Mücadele Sanatı
“John Wick” serisi bugün Lionsgate stüdyosunun en değerli markalarından biri olsa da, en başta durum böyle değildi. İlk film, düşük bütçeli ve mütevazı bir başarı yakalamıştı. “Chapter 2” çekilirken, serinin bu kadar büyüyeceğini kimse bilmiyordu. Bu yüzden stüdyonun daha fazla risk almaktan çekinmesi ve yaratıcı süreçlere müdahale etmesi beklenebilir bir durumdu.
Yine de Stahelski istediğini almayı başardı. Yönetmen, bir stüdyoyu “tuhaf” bir fikrin işe yarayacağına ikna etmenin kolay olmadığını da belirtiyor. Kendi yöntemini ise şöyle özetliyor:
“Eğer size gelip ‘John Wick 3 için daha önce işe yaramış hiçbir şeyi yapmayacağım, kasıklara saldıran bir sürü köpek kullanacağım ve 186 kişiyi öldüreceğim’ desem, bana 100 milyon dolar verir misiniz? İnanın bana, senaryoyu okusanız bu anlattığımdan daha kötü durur. Ama benim kafamda bir mantığı var. Eskiden kavgacı ve agresif bir tavır takınırdım ama bu her zaman işe yaramıyor. Artık çok daha sabırlıyım. ‘Bakın, bu fikir ters tepebilir, süper tuhaf bir şey, bana sadece dublör ekibimle iki hafta verin ve sonra çıkan videoyu izleyin’ diyorum. İzledikten sonra genelde, ‘Vay canına, bu harika görünüyor’ diyorlar. Sonra da herkes fikri sahipleniyor.”
Stahelski, vizyonunu defalarca kanıtlamış bir yönetmen. “John Wick” artık 1 milyar doları aşan bir seriye, “Ballerina” gibi yan filmlere ve yolda olan daha birçok projeye sahip. “John Wick 5” ihtimali de hala masada. Bu başarı sayesinde Stahelski ve Reeves’in gelecekte daha az mücadele vereceği kesin. Ancak bu kadar büyük paraların döndüğü bir sektörde, herkesin bir fikri olmaya devam edecektir. En sonunda en iyi yönetmenlerin umabileceği tek şey, doğru fikrin kazanmasıdır.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak