Bazı hikâyeler vardır, ne kadar zaman geçerse geçsin sistemin kalbine attığı yumruk hiç solmaz. Stephen King’in 1979’da Richard Bachman mahlasıyla yayımladığı ve zamanla kültleşen distopik romanı The Running Man, sinema sahnesine bir kez daha çıkıyor. Üstelik bu kez yönetmen koltuğunda, stil sahibi anlatımıyla tanıdığımız Edgar Wright oturuyor.
🎥 Glen Powell’ın (Top Gun: Maverick) başrolünde olduğu yeni uyarlamadan ilk fragman yayınlandı. Paramount Pictures etiketiyle gelen film, 7 Kasım 2025’te vizyonda olacak.
📺 Gerçeklik Televizyonunun En Ölümcül Hali
Yakın gelecekte geçen hikâye, devlet kontrolünün mutlak hâkim olduğu bir distopyada geçiyor. Halkın en çok izlediği televizyon programı, kelimenin tam anlamıyla bir “ölüm yarışması.” Yarışmacılar 30 gün boyunca hayatta kalmaya çalışırken, profesyonel suikastçılar tarafından avlanıyor. Her hamleleri canlı yayınla halkın gözü önünde sergileniyor, izleyici ise kan ve umut arasında bir bağ kuruyor.
Ben Richards (Powell), hasta kızını kurtarabilmek için bu ölümcül oyuna katılan bir işçi sınıfı mensubu. Sistem tarafından avlanmaya gönderilen Richards, kısa sürede izleyicinin gözdesine dönüşüyor. Ama her kahramanlaşan figür, bir gün sistem için tehdit hâline gelir.
Yapımcısı Dan Killian’ı (Josh Brolin) ekran karşısında sevip sevmemek seyirciye kalıyor; ama onun göz alıcı soğukluğu, gösterinin kaderini ellerinde tutan bir tanrı figürüne dönüşüyor.
🎞️ Aksiyon, Alay ve Ayna
Edgar Wright’ın önceki işleri (Shaun of the Dead, Last Night in Soho) göz önüne alındığında, bu uyarlamanın salt bir aksiyon filmi olmadığını tahmin etmek zor değil. Mizahla karanlık gerçekliği bir arada sunan yönetmen, yeni “The Running Man”i yüksek tempolu bir hiciv olarak yeniden inşa ediyor.
Colman Domingo, Katy O’Brian, Lee Pace, Michael Cera, Emilia Jones gibi güçlü isimlerin kadroda yer alması da yapımın karakter çeşitliliğine ve enerjisine işaret ediyor.
Senaryosu Wright ve Michael Bacall ortaklığıyla yazılan film, orijinal romana daha sadık kalmasıyla da dikkat çekiyor. Arnold Schwarzenegger’in başrolünde olduğu 1987 yapımına kıyasla bu versiyon, daha karanlık, daha sert ve çok daha “bugüne ait”.
Görüntü yönetiminde ise Oldboy ve It gibi filmlerle tanıdığımız Chung-hoon Chung’un imzası var. Bu da bize yalnızca aksiyonun değil, görsel dünyanın da seyirciyi içine çekeceğini söylüyor.
🎙️ Cruise’un Heyecanı, Schwarzenegger’ın Desteği
Yeni başrol Powell, fragmanı izlerken Tom Cruise’un tepkisini şöyle aktarıyor:
“Onun en sevdiğim yanı, heyecanını gizlememesi. Fragmanı birlikte izlediğimizde çocuk gibi sevindi.”
Arnold Schwarzenegger ise bu yeni versiyon için umutlu:
“Biz çektiğimizde yeterli bütçe ve efekt yoktu. Bu yeni versiyonda o fırsat var. Umarım başarılı olurlar.”
🗓 Apartman Notu:
7 Kasım 2025’te sinemalarda olacak bu yapım, sadece bir bilimkurgu ya da aksiyon değil; çağımızın medyasına, toplumsal açlığa ve gösteri kültürüne tutulan güçlü bir ayna.
King’in “Azrail Koşuyor” olarak Türkçeye çevrilen romanından beslenen film, günümüz televizyonlarının “reality” deliliğini distopik bir kehanete dönüştürüyor.
Bu kurguda eğlence, insan hayatının üzerinde kurulu bir sahne. Ve bu sahnede herkesin rolü, önceden yazılmış.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak