Öncelikli şunu belirtmek isterim: 1990’ların ortalarından bu yana, Güney Kore kültür endüstrisi çarpıcı biçimde dönüşüm yaşadı ve özellikle son on yılda Kore popüler kültürü, tüm dünyaya hızla yayıldı. Bu beklenmedik büyüklükteki ilgi Asya’da ‘Hallyu’, yani ‘Kore Dalgası’ olarak adlandırıldı. Bugün müzikten sinemaya, yemekten edebiyata bir Kore etkisi her yeri sarmış durumda. Zaten Kore’nin artık Batı kültürünün bir tüketicisi olmaktan çıkıp, kendi başına eğlence dünyasında bir içerik üreticisi olduğu ve büyük kültür ihracatçısına dönüştüğü konusunda hemen herkes hemfikir. Böylesi görece teknik cümleleri neden peş peşe sıraladım? Şundan; Koreliler edebiyat sahasında da oldukça üretken ve başarılı kurgulara imza atıyorlar, hem de ilk gençlikten yetişkine değin.
İşte, Bora Jin’in kaleme aldığı ve Yuzu Kitap’tan çıkan Hafıza Bakımı/Anılarınız İçin Bir Reçete, yeni nesil romanlardan. Yazar; 1991 yılında deniz yemekleri ve plajlarıyla meşhur, aynı zamanda Kore’nin ikinci büyük şehri addedilen Busan’da dünyaya gelir. Kaleme aldığı bilim-kurgu romanı Hafıza Bakımı, The New Korean Voice Prize’ı kazanır. Böylesi güzel bir çalışmayı Türkçeye kazandıran Müge Kübra Oğuz’u da anmış olalım.
Anılar, Manipüle Edilir mi?
Kitap, dört bölümden oluşuyor: Düzen, Anlaşma, Hatırlayanlar ve Silme Talebi. Yazar bize yakın gelecekte, sürekli çatışma ve çekişmelerden yorulmuş bir şehrin, karanlık geçmişinden kaçmak için vatandaşlarının travmalarını yapay bir şekilde yok eden özel bir hafıza yönetim sistemi ‘Hafıza Bakımı’nın hayata geçirilmesi sürecini anlatıyor. İlginç bir şey var: Vaktinin önemli bir bölümünü terapi odalarında geçiren günümüz insanı anlattıklarıyla, maruz kaldıklarıyla aslında seçme, ekleme ve çıkarma yoluyla bilgileri değiştirme konusunda artık dikkatli.
Kitapta da anıların manipüle edildiği ve vefat eden sevdiklerine dair tüm hatıraların anında silindiği bir distopya ortaya çıkıyor. Ancak kahramanımız Bom, bu dünyanın en temel kuralını, yani vefat eden birinin anısını saklamama kaidesini, ihlal ettiğinden bir zamanlar huzurlu olan hayatı çözülmeye başlıyor. Ne oluyor? Bom, dedesinin anılarını saklama ayrıcalığı karşılığında Hafıza Bakımı ürünlerini üreten ilaç şirketinin pazarlama ekibine katılınca, sistemin kırk yıldır gömülü tuttuğu sırlar tek tek gün yüzüne çıkmaya başlıyor.
Hatıralar, Video Benzeri Şeyler Değildir!
Bora Jin; hafızanın ve hatıranın kıyısında okurla bir yolculuğa çıkıyor ve romanına, “Dün sabah kapının önünden baktığım gökyüzü gri ve bulutluydu. İnsanın hatırlamaya değer tek gününe uymayan kasvetli bir gündü. Her an kara bulutlardan yağmur boşalıverecekmiş gibiydi. Aşağıda kollarımı öne uzatıp yağmur tenime değsin diye beklerken dedemin ortalığı ayağa kaldıran çığlığıyla sarsıldım.” cümleleriyle başlıyor. Bu arada incelikli bir üslubun akışında buluyorsunuz kendinizi, ‘Merhumun Anıları’ bölümünü dikkatle okumanızı tavsiye ederim.
Yazar, ikinci bölüm Anlaşma’da hatıraların video benzeri şeyler olmadığını hatırlatıyor bize: “Kendinle ilgili bildiğin her şey bir reklam filmi gibi birileri tarafından kurgulanmıştır. Sen de onu tek taraflı olarak izlersin. Bunu nasıl anlatsam ki… Evet, hatıralar, senin önemli bulduğun anların sırayla ekrana yansıması gibidir. Eskiden buna film derdik, yani senin yönetmen olup sadece senin görebileceğin bir filmi oluşturman gibi bir şey.”
Geçmişe Bakıp, Yeni Bir İllüzyon Yaratmak!
Üçüncü kısım Hatırlayanlar’a geldiğimizde, can sıkıcı dejavuların etrafında dolanıyoruz. Silme Tableti adını taşıyan dördüncü ve son bölümde, ‘ölmüş bir geçmiş yerine, canlı ve hareketli bir gelecek’ arasındaki gelgiti işleniyor. Ardından şu cümlenin esrarı açılıyor: “Hafıza seçimi kişisel bir tercih meselesidir.” Evet, elinizdeki bu kurgu, ana hatları ve anlatımıyla başarılı bir şekilde işlenmiş bir distopya. Son söz Bora Jin’in: “Artık hafızayı manipüle edemiyorlarsa, tek kalan yol geçmişe bakarak yeni bir illüzyon yaratmaktı. Ve böylece, göz kamaştırıcı bir akıllı çağ yeniden başlamış oldu.”
Yazan: SEVİM ŞENTÜRK
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak