“Maria Olmak”: Unutulmayan Bir İstismarın Sinematik Portresi
Bazı filmler vardır, izleyeni koltuğuna çiviler; bazı hikayeler ise sinemanın parlak ışıklarının ardındaki karanlık dehlizlere cesur bir yolculuğa çıkarır. Jessica Palud’un yönettiği 2024 yapımı Fransız biyografik draması “Maria Olmak” (orijinal adıyla “Maria”), tam da böyle bir yapım. Aktris Maria Schneider’ın (1952–2011) trajik ve direniş dolu hayatına, özellikle de sinema tarihinin en tartışmalı filmlerinden biri olan Bernardo Bertolucci imzalı “Son Tango Paris’te” (1972) sırasında yaşadığı travmalara odaklanıyor.
Film, 19 yaşındaki Maria Schneider’ın (Anamaria Vartolomei’nin etkileyici performansıyla) “Son Tango Paris’te” setindeki cehennemi deneyimini, özellikle de meşhur “tereyağı sahnesi” etrafında şekillenen istismarı tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Bertolucci ve Marlon Brando’nun, genç aktrisi bilgilendirmeden ve rızasını almadan gerçekleştirdiği bu sahne, Schneider için bir ihanet, bir aşağılanma ve ömür boyu taşıyacağı bir yara anlamına geliyordu. “Maria Olmak”, bu anın bir kadının ruhunda açtığı derin kesikleri, sanat adı altında yapılan güç gösterilerinin yıkıcı etkisini cesurca işliyor.
Uluslararası şöhretin bedeli ağır olmuştu. Film, Schneider’ın bu travma sonrası bağımlılıkla mücadelesini, karmaşık aile ilişkilerini (babası Daniel Gélin ile olan mesafeli ilişkisi dahil) ve “Son Tango Paris’te”nin üzerine yapışan ‘skandal aktris’ etiketinden kurtulup kendi kimliğini bulma çabasını da ihmal etmiyor. Maria’nın, sinemanın ona dayattığı bu ikonik ama bir o kadar da zararlı rolden sıyrılma ve kendi sesini bulma mücadelesi, filmin en dokunaklı yanlarından birini oluşturuyor.
Yönetmen Jessica Palud, Vanessa Schneider’ın “Kuzenim Maria Schneider” adlı anısından serbestçe uyarladığı bu filmle, Maria Schneider’ın hikayesine açıkça feminist bir perspektiften yaklaşıyor. Palud, sanat dünyasında gücün kötüye kullanımını, erkek egemen bakış açısının yarattığı tahribatı ve susturulan kadınların direnişini odağına alıyor. Film, sadece bir biyografi olmanın ötesine geçerek, bir adalet ve tanınma çığlığına dönüşüyor.
Peki, “Maria Olmak” neden izlenmeli?
Çünkü bu film, “Son Tango Paris’te” etrafında dönen tartışmalara dair sarsıcı bir yeniden değerlendirme sunuyor; sanatsal özgürlük ve etik sınırları, rıza kavramını bir kez daha sorgulatıyor. Anamaria Vartolomei’nin Maria Schneider’ı adeta yeniden yaşattığı performansı, filmi hafızalara kazıyor. En önemlisi de, #MeToo hareketinin ardından daha da görünür hale gelen güç istismarı ve sömürü temalarını, sinema gibi büyülü bir dünyanın karanlık yüzüyle birleştirerek, unutulmaması gereken bir ders niteliği taşıyor.
Cannes 2024’te dünya prömiyerini yapan ve Fransa’da 19 Haziran 2024’te vizyona giren “Maria Olmak”, sadece bir film değil; bir anma, bir protesto ve travmanın gölgesinde direnişin mümkün olduğuna dair güçlü bir hatırlatma. Maria Schneider’ın yaşadıklarını ve mücadelesini saygıyla anarken, izleyiciyi de sinemanın büyüsünün ardındaki gerçeklerle yüzleşmeye davet ediyor. Unutulmuş bir çığlığa ses veren, mutlaka görülmesi gereken bir yapım.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak