Sanatçı Luke Jerram’ın gerçekçi bir şekilde küçültülmüş üçüncü gök cismi heykeli olan Mars, 2024’ün sonlarında Greenwich’e iniş yaparken, kozmik küreleri çarpıcı mekanlara yerleştirmenin nasıl bir deneyim olduğunu anlatıyor.
Ay Müzesi’nde küçük bir kız yanıma gelip “Ay’ı yerine geri koyabilir misin?” diye sormuştu.
Londra Doğa Tarihi Müzesi’ndeki Mars sanat eserim, ilk başta İngiltere Uzay Ajansı tarafından araştırmalarını kutlamak için sipariş edilmişti. NASA’nın uydu görüntüleri sayesinde Mars’ın tüm kraterlerini, vadilerini ve dağlarını görmek gerçekten muhteşem. Yüzeyde eskiden denizler olduğunu ve zamanla kuruyarak şimdi çorak olan deltalara ve nehir yataklarına dönüştüğünü açıkça görebilirsiniz.
Kültürel olarak, bilim kurgu ışığında ve daha uzun bir zaman dilimi içinde insanlığın Mars ile ilişkisini araştırmaktan büyük keyif alıyorum. Romalılar Mars’ı “kızıl gezegen” olarak tanımlardı. Mars’ta bulunana Olympus Mons, güneş sistemindeki en büyük dağ olup, Everest’in üç katı büyüklüğündedir. Mars’ın güney yarım küresinde, gülen bir yüze benzeyen bir krater var! Ziyaretçilerin onu bulmaya çalışması eğlenceli olacaktır.
Greenwich’teki Eski Kraliyet Deniz Koleji’ndeki Boyalı Salon kendi başına bir sanat eseridir. Olağanüstü resimleri ve kafes pencerelerden içeri süzülen ışığı ile büyük ölçekli astronomik sanat eserlerime çok iyi bir çerçeve oluşturuyor. Boyalı Salon’un mitolojik imgelerle dolu duvarları, bir gezegen olarak Mars’ın mitolojilere ve hikayelere olan ilham verici yanıyla oldukça uyumludur.
Her yıl yaklaşık 30 ülkede yaklaşık 115 sergim oluyor. Bunların çoğu Dünya, Ay ve Mars sergileri, fakat diğer projelerimi de sergiliyorum ve sürekli olarak yeni enstalasyonlar ve heykeller yaratıyorum. Sanat eserlerim her yıl iki milyondan fazla kişi tarafından deneyimleniyor. Dünya çapında bu kadar çok insana neşe getirdiğim için gurur duyuyorum.
Yakın zamanda yeni bir Güneş sanat eseri geliştirmeye başladım, bu yüzden bu göksel çalışmalarım henüz sona ermedi.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum yap