Bir zamanlar, televizyon oyunculuğu sinemadan daha düşük bir seviyede görülürdü. Artık bu durum tamamen değişti. Günümüzde en iyi performansların çoğu, özellikle streaming platformlarının etkisiyle, küçük ekranda izleyiciyle buluşuyor. Büyük film yıldızları televizyona akın ederken, bu mecrayı yuvası yapan birçok oyuncu da sanatlarını yeni yollarla sergilemeye devam ediyor. İşte 2025 yılının (şimdilik) en iyi 20 TV performansı.
Malin Åkerman — The Hunting Wives
Malin Åkerman, Netflix’in “The Hunting Wives” dizisinde Margo Banks karakteriyle, komedi zamanlaması ve yoğunluğunu mükemmel bir şekilde dengeleyerek adeta ekrana yapıştırıyor. Karakteri, muhafazakar Teksas sosyetesinin manipülatif ve hazcı lideri; Åkerman ise bu “femme fatale” kötü kadını, tüm ahlaki kusurlarına rağmen karşı konulmaz kılıyor.
Laura Birn — Foundation
Laura Birn’in pozitronik robot Demerzel portresi bu yıl zirveye ulaştı. Başlangıçta arka planda kalan karakter, 3. sezonda hikayenin gerçek protagonistine dönüştü. Birn’in otonom ve duygu yüklü robotu harmanlamadaki başarısı, karakteri kitaptan daha fazla ön plana çıkararak gösterinin ayırt edici özelliklerinden biri haline geldi.
Babou Ceesay — Alien: Earth
Yıllardır değeri bilinmeyen bir yetenek olan Babou Ceesay, Alien: Earth dizisindeki Kumi Morrow karakteriyle nihayet hak ettiği ilgiyi görüyor. Weyland-Yutani şirketine bağlı cyborg sadık Kumi rolünde, post-siberpunk öfke ve acıyı somutlaştıran Ceesay, serinin tüm kasvetli atmosferini tek başına taşıyor.
Owen Cooper — Adolescence
İlk kez ekranda yer alan Owen Cooper, Adolescence‘taki sorunlu genç Jamie Miller rolüyle çiğ bir yetenek sergiliyor. Tek çekim bölümlerle anlatılan bir dizide, izleyicinin hem korktuğu hem de endişelendiği bir karakteri bu kadar genç yaşta taşımak büyük bir risk olsa da, Cooper bunu kolaylıkla başarıyor.
Taylor Dearden — The Pitt
The Pitt dizisinde sinirsel farklılıklara sahip asistan doktor Mel King rolünde Taylor Dearden’ın performansı gerçekten özel. Karakterine kattığı kişisel hassasiyet ve samimiyetle, Mel’i anında anlaşılır kılıyor. Meşgul bir nöbet sırasında telefonundan sahte bir lav lambası uygulaması açması gibi anlar, onun samimi ve ham oyunculuğunu gösteriyor.
Kaitlyn Dever — The Last of Us
Video oyunu tarihinin en tartışmalı karakterlerinden Abby rolünde Kaitlyn Dever’ın seçimi başlangıçta eleştirilse de, performansı tüm şüpheleri ortadan kaldırdı. Dever, karakterin kas gücünden ziyade, içindeki birikmiş öfke ve kederi ön plana çıkararak Abby’yi unutulmaz kılıyor ve karaktere insanlık katıyor.
Hannah Einbinder — Hacks
Hannah Einbinder, Jean Smart’ın canlandırdığı Deborah Vance’e mükemmel bir denge sağlayan Ava Daniels rolüyle harikalar yaratıyor. Ava, kaotik ve komik bir karakter olsa da, bir komedi devine karşı kendi kimliğini ve gücünü koruyarak, **”Hacks”**i parlak bir ikili dramaya dönüştürüyor.
Meghann Fahy — Sirens
The White Lotus‘taki başarısından sonra “Sirens” dizisinde başrolü üstlenen Meghann Fahy, tek başına bir diziyi taşıyabileceğini kanıtlıyor. Masum bir görüntüyle bile en küçük duygusal tepkileri verebilen Fahy, kirli, kaba ve küçük jestlerin ustası bir oyuncu.
Stephen Graham — Adolescence
Travmatik erkek karakterlerin usta yorumcusu Stephen Graham, Adolescence‘ta parçalanan bir baba figürünü canlandırıyor. Genç oğlunun yaptıkları karşısında yavaşça çöken Eddie Miller rolünde, Graham en patlayıcı anlarında değil, sessiz ve yapayalnız gözyaşları döktüğü anlarda kariyerinin en iyi performansını sunuyor.
Isabela Merced — The Last of Us

Oyunun en büyük ışık huzmesi olan Dina rolünde Isabela Merced, karakterin kaynak malzemeden gelen sıcaklığını ve mantığını ekrana taşıyor. Merced, Bella Ramsey’nin Ellie’sinin travmasını mantıklı bir kaynak olarak dengeleyen, doğal karizmasıyla parlıyor.
Genevieve O’Reilly — Andor

Andor dizisinin inanılmaz kadrosunda bile öne çıkan Genevieve O’Reilly, Senatör Mon Mothma rolünde harikalar yaratıyor. O’Reilly, sinsi bir çaresizlikten gururlu bir isyan liderine dönüşen Mothma’nın gizli hayatını, bir düğün ortasında dans ettiği sessiz anlar ve Senato’da yaptığı güçlü konuşmayla unutulmaz kılıyor.
Amita Rao — Adults

2025’in en çok gözden kaçan dizilerinden Adults‘ta, Amita Rao canlandırdığı Issa karakteriyle her sahneyi çalıyor. Kaotik ama samimi bir karakter olan Issa, terapisini sorgulamaktan dans öğrencilerini rehin almaya kadar uzanan hareketleriyle, Rao’nun tüm oyunculuk yelpazesini sergilemesini sağlıyor.
Alan Ritchson — Reacher

Alan Ritchson, Jack Reacher’ın fiziksel gücünü, alaycı zekası ve içten gelen bir kırılganlıkla birleştirerek, karakterin neden bu kadar sevildiğini anladığını kanıtlıyor. Üçüncü sezonda gizli ajan olarak çalışan Reacher’ın, ayakkabısının içinden minicik bir telefon çıkarması gibi anlar, Ritchson’ın karakterine kattığı komik ama insancıl detayları gösteriyor.
Sam Rockwell — The White Lotus

Sam Rockwell’in 3. sezonda sürpriz bir şekilde ortaya çıkan Frank karakteri, dizinin en unutulmaz anlarından birine imza attı. Budizm, cinsellik ve pişmanlık üzerine yaptığı çılgın monolog, sezonun çılgın kaosunun beklenmedik bir çıpa noktası haline geldi. Rockwell, karmaşık metni kolaylıkla yukarı taşıyarak, karakterin her kelimesinin üzerinde bir ağırlık bırakıyor.

Seth Rogen — The Studio
“The Studio” dizisindeki Matt Remick rolüyle Emmy ödüllerini silip süpüren Seth Rogen, Hollywood’un perde arkasındaki işleri, kendine has samimiyet ve şaşkınlık karışımıyla hicvediyor. Martin Scorsese’yi ağlatmaktan yapay zeka takıntısıyla dalga geçmeye kadar, Rogen’ın bu rolü, onun komedi dehasını kanıtlıyor.
Adam Scott — Severance

Adam Scott, Severance‘ta iki farklı Mark’ı canlandırarak kariyerinin en iyi performansını sergiliyor. Sadece ofisi tanıyan “innie” Mark S. ile yaralı “outie” Mark Scout arasındaki zıtlık, Scott’ın aynı sahnede iki farklı karakteri canlandırdığı ustalık anlarıyla taçlanıyor. Bu, Scott’ın jenerasyonel bir yetenek olduğunu kanıtlıyor.
Alexander Skarsgård — Murderbot

“Murderbot” dizisinde Alexander Skarsgård, o soğuk, duygusuz cyborg karakterine, kuru bir zeka ve insanlığa karşı duyduğu bıkkınlık hissi katıyor. Rolü gereği kısıtlanmış bir oyunculuk sergilese de, Skarsgård’ın tuhaf karakterlere hayat verme yeteneği sayesinde, Murderbot’un televizyon karşısında uzanması bile komik ve samimi geliyor.
Tramell Tillman — Severance
2025’in en dikkat çeken yıldızlarından Tramell Tillman, Severance‘taki Mr. Milchick rolüyle bir ders veriyor. Tillman, işyeri prosedürlerine dini bir bağlılık duyan, ürkütücü ama bir o kadar da kusursuz bir karakteri canlandırıyor. Onun kusursuz zamanlaması ve o meşhur koreografik dans sahnesi, performansının ne kadar eksiksiz olduğunun kanıtı.
Aimee Lou Wood — The White Lotus
The White Lotus‘un o alaycı evreninde Aimee Lou Wood’un canlandırdığı Chelsea karakteri, dünyaya karşı çok masum bir ruh getiriyor. Bu, Wood’un performansı sayesinde, karakteri basit bir klişeden çıkarıp, soğuk ve kapitalist “White Lotus” evrenine gerekli kalbi katan, unutulmaz bir figüre dönüştürüyor.
Noah Wyle — The Pitt
ER‘dan sonra medikal dramaya geri dönen Noah Wyle, The Pitt‘te veteran doktor Dr. Michael Robinavitch rolünde adeta bir oyunculuk şöleni sunuyor. Doktorun onca deneyimine rağmen, bir panik atak geçirerek çöktüğü an, acil tıp çalışanlarının taşıdığı duygusal yükü gözler önüne seriyor ve Wyle’ın performansı, dizinin sosyal eleştirisinin izleyiciye ulaşmasını sağlıyor.












