Ateşte Bir Dünyaya Karşı Zekanın Mimarlığı: 19. Venedik Bienali Ufukta
“To face a burning world, architecture must harness all the intelligence around us.” (Ateşte bir dünyayla yüzleşmek için mimari, çevremizdeki tüm zekayı kullanabilmelidir.) Küratör Carlo Ratti’nin bu keskin ve kışkırtıcı ifadesi, 2025 yılının Mayıs ayında kapılarını açan 19. Venedik Mimarlık Bienali’nin entelektüel pusulasını oluşturuyor. ‘Intelligens. Doğal. Yapay. Kolektif.’ başlığı altında şekillenecek bu büyük buluşma, gezegenimizin karşı karşıya olduğu varoluşsal krizler karşısında, mimarinin rolünü ve potansiyelini yeniden düşünmeye çağırıyor. Bu bienal, sadece binalar inşa etmenin ötesine geçerek; doğal ekosistemlerin bilgeliğinden yapay zekanın işlem gücüne, toplulukların kolektif aklından bireysel yaratıcılığa kadar uzanan çok katmanlı bir zeka anlayışını mimari pratiğin merkezine yerleştirmeyi hedefliyor.

Disiplinlerarası yenilikçi yaklaşımlarıyla tanınan MIT Senseable City Lab direktörü Carlo Ratti, mimariyi ekolojik krizlere yönelik yanıtlarımızın odağına koyarken, biyolojiden veri bilimine uzanan geniş bir yelpazede “akıllı çözümlerin” izini sürüyor. Ratti’nin küratörlüğündeki bu bienal, mimarın geleneksel “dahi” imajını sorgulayarak, kolektif bilimsel araştırmalara benzer, dağıtılmış bir yazarlık modelini benimsiyor. Bu yaklaşım, 750’den fazla katılımcıyı harekete geçirerek ve alanı genişleterek, değişen dünyamızda nasıl inşa ettiğimize dair köklü bir sorgulama başlatıyor. Bu yılki ‘Fikirler Alanı’ (Ideas Hub) Açık Çağrısı da bu çoğulcu vizyonun bir yansıması olarak, Pritzker ödüllü ustalardan yükselen genç yeteneklere kadar pek çok farklı sesi bir araya getiriyor. Bienalde sergilenecek projelerin birçoğunda, bilim insanı Donna Haraway’in akrabalık, ekoloji ve kolektif hayatta kalma üzerine geliştirdiği kavramların yankılarını bulacağımız şimdiden aşikar. Bu da bizlere, mimarinin sadece fiziksel mekanlar yaratmakla kalmayıp, aynı zamanda varoluşsal ilişkilerimizi ve gezegenle kurduğumuz bağı da şekillendirdiğini hatırlatıyor.

‘Intelligens’in Kalbinde: Adaptasyon ve Çok Katmanlı Zeka
Bienalin ana teması ‘Intelligens’in kalbinde adaptasyon kavramı yatıyor. Mimarlık, sürekli değişen iklim koşulları ve dönüşen sosyal yapılarla birlikte evrilmek zorunda. Önceki bienallerde sıklıkla sürdürülebilirlik veya etkileri azaltma temaları ön plana çıkarken, Ratti’nin sergisi çok daha dinamik bir paradigmayı, yani esnekliği ve uyum sağlama kapasitesini vurguluyor. Bu esneklik, sadece bugünün değil, gelecek nesillerin ve farklı coğrafyaların ihtiyaçlarını gözeten, disiplinler ve kültürler arası bir işbirliğini zorunlu kılıyor.
Bu vizyon, Arsenale’nin Corderie bölümünün sergi düzenine de yansıyor: Ziyaretçiler, doğal zeka, yapay zeka ve kolektif zeka eksenlerinde kurgulanmış modüler, fraktal alanlardan geçerek küçük ölçekli deneyimlerle küresel vizyonlar arasında bir diyalog kurmaya davet edilecek. Deneyimin bir parçası olan spekülatif bölüm ise, ‘dışarı’ teması üzerinden uzay araştırmalarının Dünya’nın krizlerinden bir kaçış olup olmadığını sorguluyor. Ratti’nin bu soruya yanıtı net: Hayır, bir kaçış değil; ancak uzay araştırmaları, buradaki yaşamı iyileştirmemize yardımcı olabilecek bilgiler ve teknolojiler sunabilir.
Bu bağlamda, iklim bilimciler ve mimarlar arasındaki işbirlikleri öne çıkıyor. Örneğin, mikrobiyal yaşamı büyüme sonrası toplumlar için bir model olarak tartışan ‘tepenin diğer tarafı’ gibi projeler, doğanın kendi içsel zekasından öğrenme çabasını gösteriyor. Taylandlı mimar Boonserm Premthada’nın ‘Fil Şapeli’ projesi ise bu arayışın somut bir örneği: Fil gübresinin bir yapı malzemesine dönüştürülmesini sergileyerek, hem yerel ve doğal olanın bilgeliğini hem de döngüsel tasarım ilkelerinin potansiyelini gözler önüne seriyor.
Aaron Betsky, Diller Scofidio + Renfro, Doğal Sistemler Kamu Hizmetleri, Sodai: ‘Canal Cafe,’ 2025
Venedik: Yaşayan Bir Laboratuvar Olarak Bienal Mekanı
Venedik, bu bienalde sadece tarihi bir fon olmanın çok ötesine geçerek, Ratti’nin deyimiyle bir “yaşayan bir laboratuvar” haline geliyor. Hydropolis, yani su şehri Venedik, her zaman olduğu gibi bir doku parçasından daha fazlasını ifade ediyor ve bu bienalde her şeyin sürdürülebilir bir aktörü olarak konumlanıyor. Yenilenen merkez pavyonun tesisleri ve şehrin dört bir yanına yayılacak yerleştirmeler, sergiyi Venedik’in kentsel ve ekolojik dokusuyla bütünleştiriyor. Lagün suyunu espressoya dönüştüren bir ‘Canal Café’ veya Marghera’nın kirlenmiş toprakları için önerilen spekülatif bir kentsel prototip olan ‘Margherissima’ gibi müdahaleler, bienalin büyük temalarını, iklim değişikliğiyle mücadele eden bir şehrin somut gerçekliğiyle buluşturuyor.
Ulusal Pavyonlar: Küresel Krizlere Yerel Zekâlarla Yanıtlar
Ana serginin yanı sıra, 66 Ulusal Pavyon da gelecekteki yaşam alanlarımız için birer rehber niteliği taşıyacak. Her biri, onarıcı jeolojilerden yapay zeka destekli miras korumaya, kıyı esnekliğinden yerli halkların kadim bilgeliğine kadar uzanan çeşitli temalarla küresel krizlere özgün yanıtlar sunacak.
- Büyük Britanya Pavyonu, ‘Britannic Onarım Jeolojisi’ temasıyla sömürgeci kaynak çıkarımının sonuçlarıyla yüzleşiyor. Büyük Rift Vadisi ile Britanya’nın endüstriyel geçmişi arasındaki derin bağları araştırarak, Owen Hopkins, Kathryn Yusoff, Kabage Karanja ve Stella Mutegi gibi tasarımcılarla birlikte bir onarım metodolojisi öneriyor.
- Ermenistan Pavyonu, ‘AI Yoluyla Mikro Mimarlık: Antik Anıtlarla Yeni Anılar Yaratmak’ başlığı altında yapay zeka ve kültürel mirasın kesişimini inceliyor. Marianna Karapetyan küratörlüğünde, yapay zekanın Ermenistan’ın antik anıtlarını çağdaş bağlamlarda nasıl yeniden canlandırabileceğine dair işbirlikçi projeler sunuyor.
- Ev sahibi İtalya, Guendalina Salimei’nin küratörlüğünü üstlendiği ‘Termin Aquæ’ (veya ‘L’Italia e l’Intelligenza del Mare’ – İtalya ve Denizin Zekası) temasıyla denizin zekasına odaklanıyor. Pavyon, İtalya’nın değişen kıyı şeridine mimarinin nasıl uyum sağlayabileceğini araştıran bir denizcilik laboratuvarı işlevi görecek ve Akdeniz’deki kara ile su arasındaki yeni ilişkileri spekülatif projelerle keşfe çıkacak.
- Avustralya Pavyonu ise ‘Ev’ başlığı altında, insanları, toprağı ve kültürü bütünleştiren yerli bilgi sistemlerinin merceğinden konutun katmanlı anlamlarını araştırıyor. Hikaye anlatımı, mekansal kurulumlar ve törenler aracılığıyla İlk Ulusların seslerini güçlendirerek doğal zekayı kadim ve yaşayan bir bilgi olarak sunacak.
Dr. Michael Mossman, Emily McDaniel ve Jack Gillmer-Lilley tarafından ‘Ev’ illüstrasyonu
Kısacası, 19. Venedik Mimarlık Bienali, sadece estetik ve biçimsel arayışların ötesinde, gezegenimizin geleceği için hayati önem taşıyan sorular soran ve bu sorulara kolektif bir zeka ile yanıtlar arayan bir platform olmaya aday. Carlo Ratti’nin vizyonu, mimariyi sadece bir sonuç değil, aynı zamanda karmaşık sorunlara çözüm üretebilecek bir süreç, bir araştırma ve bir diyalog alanı olarak yeniden tanımlıyor. Merakla bekliyoruz!
Sergi Bilgileri
La Biennale Di Venezia
Grup sergisi: ‘Zeka. Doğal. Yapay. Kolektif.’
Sergi tarihleri: 10 Mayıs – 23 Kasım 2025
labiennale.org
Giardini Della Bienal, 30122 Venezia VE, İtalya, Harita için tıklayın
Arsenale di Venezia, 30122 Venezia, İtalya, Harita için tıklayın
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak