Afrika’nın en kalabalık şehri Lagos, her yıl Kasım ayı yaklaşırken sadece bir metropol değil, bir aynaya dönüşüyor. O aynada görülen şey ise yalnızca fotoğraf değil; bireyin, toplumun ve tarihin birlikte çekilmiş portresi.
2025’te 15. edisyonuna ulaşan LagosPhoto, bu kez bir dönüşümle karşımızda — artık bir bienal. Ve teması: Incarceration (Tutsaklık).
Bir Kıta, Bir Kavram: “Incarceration”
Küratör Azu Nwagbogu’nun rehberliğinde şekillenen bu yılki bienal, “hapsetmek” fiilini yalnızca cezaevleriyle değil, modern dünyanın görünmez zincirleriyle ilişkilendiriyor.
Bu zincirler bazen politik, bazen psikolojik, bazen de dijital.
Tutsaklık artık duvarlarla değil, fikirlerle, sınırlarla, ya da toplumsal beklentilerle örülüyor.
Bienal metninde geçen şu cümle aslında her şeyi özetliyor:
“To be free is to be willing to suffer for the truth.”
(Özgür olmak, gerçeğin acısını göze almaktır.)
Bu yıl Lagos’un açık alanlarını, terk edilmiş binalarını ve galerilerini dolduran yüzü aşkın fotoğraf, tam da bu acının estetiğini sorguluyor.
Her biri bir tür “içeriden çekim” — hem bireysel hem kolektif bir mahkûmiyet günlüğü.
Bir Kıtanın Aynasında 30 Fotoğrafçı
Aïsso Eliane’den Wesaam Al-Badry’ye, Poulomi Basu’dan Zora J. Murff’a uzanan isimler; Afrika’dan Avrupa’ya, Orta Doğu’dan Amerika’ya kadar uzanan bir görsel coğrafyayı birbirine bağlıyor.
Hepsinin ortak noktası: bir sınırın içinde yaşamak.
-
Aïbhe Ní Bhriain’in fotoğraflarında tutsaklık bir mimari sessizlik hâline gelir; yıkıntıların arasından geçen ışık bile sınırlıdır.
-
Arko Datto, Hindistan’ın gece şehirlerinde “gözetim”in gölgesini belgeler.
-
Eugenia Lim, insanın teknolojiyle kurduğu bağı bir tür gönüllü mahkûmiyet olarak okur.
-
Prince Charles Uhunoma ve Laeïla Adjovi, Afrika’nın sömürge sonrası coğrafyasında “ulus” ve “özgürlük” kelimelerinin kırılganlığını yüzümüze çarpar.
Bu sanatçılar, tutsaklık temasını bir estetik alıştırmaya değil, ahlaki bir tanıklığa dönüştürüyorlar.
LagosPhoto bu anlamda bir festivalden çok, küresel bir vicdan atlası gibi işliyor.
Fotoğrafın Hapishanesi: Görüntüye Tutsak Olmak
LagosPhoto’nun “Incarceration” teması yalnızca içerikle sınırlı değil; formun kendisini de kapsıyor.
Küratör metninde şöyle bir cümle var:
“Hem sanatçı hem izleyici kendi referans sistemlerinin mahkûmudur.”
Bu, yalnızca sanata değil, bugünün dijital çağında hepimize yöneltilmiş bir eleştiri.
Sosyal medyanın, algoritmaların, estetik normların oluşturduğu yeni hapishaneler — görünmez ama mutlak.
LagosPhoto, bu görünmez duvarların arasından ışığın nasıl süzüldüğünü gösteriyor.
Çünkü fotoğraf, her zaman “kapatılan” bir anı kurtarmanın sanatıdır.
Apartman No:26 Notu – Bir Kentin Aynasından Bir Kıtanın Sesi
Apartman No:26 olarak, LagosPhoto Bienali’ni yalnızca bir Afrika etkinliği olarak değil, küresel bir çağrı olarak okuyoruz.
Çünkü “tutsaklık” meselesi artık coğrafi değil; insani.
İstanbul’da, Berlin’de, Lagos’ta ya da Londra’da — hepimiz bir biçimde mekânın, kimliğin ya da zamanın esaretindeyiz.
Ama sanat, hâlâ özgürlüğün en meşru formu olmaya devam ediyor.
LagosPhoto’nun 2025 edisyonu bize şunu hatırlatıyor:
Gerçek özgürlük, görünmeyen zincirleri fark etmekle başlar.
📍 LagosPhoto Biennale 2025 – “Incarceration”
🗓️ 23 Ocak 2026 tarihine kadar devam edecek
📌 Lagos, Nijerya
🔗 lagosphotofestival.org












