Richard Heller Gallery, biyolojik sistemler ve teknolojik gelişmeler arasındaki etkileşimi keşfetmesiyle tanınan sanatçı Tim Irani‘nin son serisi “Machine Dreams”‘e ev sahipliği yapıyor. Irani’nin bu yeni koleksiyonu, yeniliğin döngüsel doğasını ve insanlığı doğal dünyaya bağlayan kalıcı örüntüleri inceliyor.
“Machine Dreams” serisi, Irani’nin yapay zekayı sanatsal üretim sürecine dahil etmesiyle öne çıkıyor. Sanatçı, kendi el yapımı 40 eserinden oluşan özel bir seçkiyi bir Stable Diffusion modeline öğreterek, 10.000’den fazla görüntüden oluşan geniş bir arşiv oluşturdu. Irani, bu dijital “gürültü” içinden “birkaç parlak kıvılcımı yakalamanın çok fazla ince ayar ve saf yineleme hacmi gerektirdiğini” belirtiyor. Bu süreçten titizlikle seçtiği ağaçlar, çiçekler ve belirgin kompozisyonlar gibi unsurları yeni çalışmalarına entegre etti.
Sergi aynı zamanda, toplumun yükselen teknolojilere aşırı değer verme eğilimine dair eleştirel bir bakış açısı sunuyor. Irani, GPU ile üretilen binlerce görüntüden yalnızca küçük bir kısmının gerçek bir değere sahip olduğunu fark ederek, yeniliğin her zaman fayda anlamına gelmediğini vurguluyor.
Sergideki öne çıkan çalışmalardan biri olan “Blackwell (The Machine)”, hesaplama gücüne duyulan hayranlığı ve ileri düzey bilgisayar kapasitelerinin amansız takibini hicveden bir nitelik taşıyor. Bu eserle Irani, izleyicileri teknolojik ilerlemeye olan kolektif tutkumuzun sonuçları üzerine düşünmeye davet ediyor.
“Machine Dreams”, teknolojik yeniliklerdeki benimseme, hayal kırıklığı ve entegrasyon gibi döngülerin yanı sıra, doğadaki yıkım ve yenilenme döngüleri (örneğin orman yangınları sonrası yeni büyüme) arasındaki paralellikleri de ele alıyor. Bu, hem teknolojik arayışlarımızı hem de yaşadığımız ekosistemleri yöneten ritimleri sorgulamaya davet eden bir keşif sunuyor.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak