Akıştasın: “Queens” (Reinas) (2024): Lima’ya Elveda – Bir Ailenin 90’lar Peru’sundaki Son Dansı!

Yükleniyor
svg

“Queens” (Reinas) (2024): Lima’ya Elveda – Bir Ailenin 90’lar Peru’sundaki Son Dansı!

Temmuz 21, 20258 dk okuma süresi

Hayat, bazen bizi öyle kavşaklara getirir ki, geride bıraktıklarımızla geleceğe dair umutlarımız arasında ince bir çizgi çizeriz. Sinema dünyasından gelen, bu hassas geçişi muazzam bir dokunaklılıkla ele alan bir başyapıtla karşınızdayız: İsviçre-Perulu yönetmen Klaudia Reynicke’nin imzasını taşıyan “Queens” (Reinas) (2024)! Bu film, 1990’ların Peru’sundaki politik çalkantılar fonunda geçen, yürek burkan bir büyüme dramı.

Filmin kalbinde, Amerika’ya daha iyi bir yaşam için göç etmeye hazırlanan iki genç kız kardeş, 10 yaşındaki Lucia ve 14 yaşındaki Aurora ile anneleri Elena var. Ancak ayrılık planları, hayatlarından büyük ölçüde uzak kalmış babaları Carlos’un aniden yeniden ortaya çıkmasıyla karışıyor. Carlos, “kraliçeleri” olan kızlarıyla anavatanlarını sonsuza dek terk etmeden önce yeniden bağ kurmaya kararlı. Film, aile, hafıza, kayıp ve kişinin ülkesini terk etme gibi karmaşık kararların temalarını öyle içten işliyor ki, kendinizi onların hikayesinde bulacaksınız.

1992 Lima: Bir Kentin Yükü ve Aile Kavşağı

“Queens”, krizdeki bir ülkenin fonunda, önemli bir yol ayrımında olan bir aileye samimi, narin ve incelikli katmanlı bir bakış sunuyor. Film, 1992 yazında Lima, Peru’da geçiyor; bu dönem, ciddi ekonomik istikrarsızlık ve sokağa çıkma yasakları dahil olmak üzere politik çalkantılarla damgalanmıştı. Bu politik gerçekler sürekli, ima edilen bir arka plan oluştururken, Reynicke doğrudan bir politik anlatı sunmak yerine, bunların sıradan vatandaşların günlük yaşamlarını ve kişisel kararlarını nasıl etkilediğine odaklanmayı tercih ediyor. Ülke “yaralı” olarak tasvir edilse de, insanlar hala normal hayatlar sürmeye çalışıyor, çoğu zaman tehlike tehdidi altında.

Hikaye, Elena ve iki kızı Lucia (10) ve Aurora (14) üzerine kurulu. Amerika Birleşik Devletleri’ne gitmeye hazırlanıyorlar, daha güvenli ve istikrarlı bir gelecek arıyorlar. Elena bu yeni hayatı inşa etmeye odaklanırken, kızlar evlerini, arkadaşlarını ve tanıdık dünyalarını terk etmenin duygusal karmaşıklıklarıyla başa çıkıyor. Daha genç olan kız kardeş Lucia, yeni macera fikrine daha açıkken, ergenliğin eşiğindeki Aurora, arkadaşlarını ve ilk aşkını geride bırakma ihtimaliyle mücadele ediyor.

Planları, kızların çekici ama esrarengiz, babaları Carlos’un aniden yeniden ortaya çıkmasıyla bozuluyor. Carlos, büyük ölçüde hayatlarından uzak kalmış, uzun hikayeler ve sorgulanabilir eylemlerle dolu belirsiz bir yaşam sürmüş. Şimdi, “kraliçelerinin” kalıcı ayrılığıyla karşı karşıya kalan Carlos, yeniden bağ kurmak için umutsuzca çabalıyor; kalıcı bir iz bırakmaya ve hatta gerekli izin belgelerini imzalamayı reddederek göçlerini engellemeye çalışıyor. Onun varlığı, zaten belirsiz olan durumlarına yeni bir duygusal çatışma katmanı ve bilinmezlik unsuru ekliyor.

Yönetmenin Kişisel Dokunuşu ve Görsel Nostalji

Klaudia Reynicke’nin “Queens” için vizyonu son derece kişisel; Peru’yu 10 yaşında terk etme kendi deneyiminden besleniyor. Ülkesiyle ve gençliğiyle yeniden bağ kurmayı, aile ve Lima hakkında samimi bir anlayış ve yeniden keşfedilmiş köklerden bir hikaye anlatmayı amaçlamış. Reynicke’nin yaklaşımı son derece empatik, hikayeyi birden fazla bakış açısıyla – öncelikle iki genç kızın, ama aynı zamanda ebeveynlerinin – anlatmaya çalışarak göçü çevreleyen karmaşık gerçeklikleri ve çoğu zaman çelişkili duyguları yansıtıyor.

Yönetmen, abartılı politik söylemlerden kaçınarak, sosyo-politik bağlamın aile dramasını organik olarak şekillendirmesine izin veriyor; karmaşık bir durumu oluşturmak için “günlük detaylara” odaklanıyor. Görüntü yönetmeni Diego Romero Suarez Llanos ile birlikte Reynicke, nostaljik ve atmosferik bir görsel tarz yaratmaya çalışmış; belirli renk paletlerini (turkuaz gibi) kullanarak, ışık ve gölgeyle oynayarak ve fotoğraflardan ilham alarak hafızayı ve “bir geçmişin vizyonunu” çağrıştırıyor. Filmin otantik tarihi bağlamı (1992 Peru), kişisel dramayı gölgede bırakmadan etkileyici bir arka plan sağlıyor.

Festival Başarıları ve Eleştirmenlerin Alkışı!

“Queens”, uluslararası film festivali sahnesinde önemli bir başarı elde etti. 2024 Sundance Film Festivali’nde dünya prömiyerini yaptı ve Dünya Sineması Büyük Jüri Ödülü: Dramatik dalında aday gösterildi. 2024 Berlinale’de Avrupa prömiyerini yaparak Generation Kplus bölümünde En İyi Film Büyük Ödülü’nü kazandı. Ayrıca 2024 Locarno Film Festivali’nde İsviçre prömiyerini yaptı ve İzleyici Ödülü’nü kucakladı. 2024 Lima Film Festivali’nde En İyi Senaryo dalında Jüri Ödülü’nü alırken, 2025 İsviçre Film Ödülleri’nde En İyi Uzun Metraj Film ödülünü kazandı. Film, 97. Akademi Ödülleri’nde En İyi Uluslararası Film dalında İsviçre’nin resmi adayı oldu.

Eleştirmenler, “Queens”i doğalcı performansları, özellikle genç oyuncuların ve kusurlu baba Carlos’u canlandıran Gonzalo Molina’nın incelikli tasviriyle büyük ölçüde övdüler. Filmin, 1992 Peru’nun politik çalkantılarını yaygın ama bastırılmış bir arka plan olarak tasvir etme becerisi, samimi aile dramasının melodramatik olmadan merkez sahneyi almasını sağlıyor.

“Queens”, dünya genelindeki izleyicilerle derinlemesine bağ kuran, hassas, duygusal ve ustaca yapılmış bir film. Aile, hafıza, göç ve kimlik gibi temaları, içten ve evrensel bir dille ele alıyor. Film, 2024 ve 2025 boyunca çeşitli uluslararası festivallerde gösterildi ve halen dijital platformlarda belirli bölgelerde izlenebilir durumda.

Eğer aile bağlarını, göçün insan üzerindeki etkisini ve geçmişin gölgesinde bir araya gelme mücadelesini anlatan filmleri seviyorsanız, “Queens”i mutlaka izlemelisiniz. Bu, sizi hem düşündürecek hem de derinden etkileyecek, unutulmaz bir sinema deneyimi olacak!

Bu haber adada kalmaya devam etsin mi?

0 People voted this article. 0 Upvotes - 0 Downvotes.
svg

Aklında bir şey mi var?

Yorumları göster / Yorum bırak

Cevap ver

Yükleniyor
svg