Netflix, İngiliz çocuk edebiyatının efsane ismi Roald Dahl’ın 1980 tarihli kitabı The Twits’i yepyeni bir animasyonla ekranlara taşıdı. Ancak bu kez izleyicileri bekleyen şey sevimli bir çocuk filmi değil, rahatsız edici ama büyüleyici derecede tuhaf bir kara mizah öyküsü.
Klasik Dahl Evrenine Kirli Bir 3D Dokunuş
Yönetmen koltuğunda Wreck-It Ralph’in yaratıcısı Phil Johnston oturuyor. Disney’in parıltılı estetiği yerine bu kez “kirli” bir 3D stil tercih eden Johnston, Dahl’ın karikatürize dünyasını tozlu, pürüzlü ve kasıtlı olarak çirkin bir atmosferle canlandırıyor.
Filmin merkezinde, orijinal kitaptaki o ünlü çift var:
Mr. ve Mrs. Twit (seslendirenler: Margo Martindale ve Johnny Vegas).
Birbirlerinden nefret eden, çevresindeki herkesi — hatta hayvanları bile — kötü davranışlarıyla delirten bu ikili, hem komik hem tiksindirici bir ikili portresi çiziyor.
Dahl’ın kitabında olduğu gibi film de “iğrençlikten eğlence çıkarma” temasını koruyor. Hikâye, “Sakal Yüzler” başlıklı ilk bölümden itibaren, sakallı erkeklere karşı mizahi bir nefretle açılıyor — çünkü sakallar, Twits evreninde sadece kırıntı ve pislik biriktiren birer tuzak.
Yönetmenin Yorumu: Kötülüğü Bir Evrene Dönüştürmek
Phil Johnston, Cartoon Brew’a verdiği röportajda, kitabın doğrudan bir uyarlamasından ziyade “ilham alınmış” bir versiyon olduğunu söylüyor:
“Dahl’ın kitabı, iki korkunç karakterin birbirine ve hayvanlara yaptığı kötülüklerden oluşan bir skeç dizisi. Benim eğlencem, bu iki nefret dolu karakteri alıp onların etrafında bir dünya kurmaktı.”
Film bu nedenle kitaptan farklı olarak bir ana hikâyeye sahip: Twit çifti, Twitlandia adlı bir eğlence parkı kuruyor. Buna karşı duran küçük bir kahraman, yetim Beesha (seslendiren Maitreyi Ramakrishnan) ortaya çıkıyor. Hikâye, grotesk mizah ile sıcak duyguları birleştiren bir tonda ilerliyor — bazen başarılı, bazen de fazlasıyla tuhaf bir dengeyle.
Müziği Kurtaran İkili: David Byrne ve Hayley Williams
Filmin en dikkat çekici yanı, kuşkusuz soundtrack’i.
Talking Heads’in efsanevi solisti David Byrne, film için orijinal şarkılar yazmış. Twit çiftinin düeti “We’re Not Like Ev’ryone Else” filmin en eğlenceli anlarından biri.
Kapanış jeneriğinde ise Byrne ve Paramore’un solisti Hayley Williams imzalı “Open the Door” yer alıyor.
Williams’ın vokalleriyle söylediği bu parça, filmdeki “aile” ve “aidiyet” temasını yumuşak, duygusal bir tonda özetliyor:
“Family is not only who you’re related to, it’s who you care for and who cares for you.”
Byrne ve Williams daha önce Stop Making Sense (Talking Heads Tribute, 2024) ve Byrne’ün Who Is The Sky? albümünde de birlikte çalışmıştı. Open the Door, bu yaratıcı ortaklığın en sinematik ürünü olarak dikkat çekiyor.
Eleştirmenler İkiye Bölündü
Film, görsel olarak cesur ama ton olarak kararsız bulundu.
Bazı eleştirmenler, Dahl’ın acımasız mizahını fazla yumuşattığını ve “kalpleri kazanmak için” fazlaca duygusal bir yöne kaydığını düşünüyor. Diğerleri ise, Byrne–Williams işbirliği sayesinde filmde beklenmedik bir sanatsal zenginlik yakalandığını savunuyor.
Ne olursa olsun, The Twits Netflix’in animasyon portföyünde alışılmışın dışında bir yerde duruyor:
Ne tam bir çocuk filmi, ne de yetişkinler için karanlık bir hiciv — ikisinin arasında, rahatsız edici derecede eğlenceli bir çizgide.
Apartman No:26 Notu
Çirkinlik Hiç Bu Kadar Güzel Görünmemişti
Roald Dahl’ın karanlık mizahını modernleştirirken biraz yumuşatsa da, Phil Johnston’ın The Twits’i yine de hem çocukluk nostaljisine hem de grotesk mizaha dokunan bir deneyim sunuyor.
Mükemmel mi? Hayır.
Ama David Byrne’ün müzikleri, Hayley Williams’ın sesi ve Roald Dahl’ın çürümüş mizah anlayışı birleşince ortaya çıkan şey, izledikten sonra silinmesi zor bir animasyon.
📺 “The Twits” şimdi Netflix’te izlenebilir.













