Akıştasın: MUBI Ağustos Seçkisi Açıklandı: Sinema Sanatının En Çarpıcı Örnekleri Ekranlarda

Yükleniyor
svg

MUBI Ağustos Seçkisi Açıklandı: Sinema Sanatının En Çarpıcı Örnekleri Ekranlarda

Ağustos 1, 20258 dk okuma süresi

Komşu, haberi sana okumamı ister misin?

Sinemaseverler, yeni ayın gelişiyle birlikte iştah kabartan bir haberimiz var! MUBI’nin ağustos seçkisi, yine dünya sinemasından ve Türkiye’den birçok çarpıcı yapımı izleyicilerle buluşturmaya hazırlanıyor. İKSV ve Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Entek, Opet ve Tüpraş sponsorluğunda düzenlenen 29. İstanbul Tiyatro Festivali’nin açılış gösterilerini bile şimdiden heyecanla beklerken, MUBI’nin bu ayki film seçkisi de ruhumuza iyi gelecek gibi duruyor. Emilie Blichfeldt’in “Külkedisi” masalına bambaşka bir yorum getirdiği “ÇİRKİN ÜVEY KARDEŞ”ten, genç yönetmen Büşra Bilginer’in aile hesaplaşmasını anlattığı “KIYIDA”ya, Gökalp Gönen’in animasyon dehasından, Deborah Levy’nin ilgi uyandıran romanından uyarlanan “SICAK SÜT”e kadar pek çok önemli yapım, ağustos boyunca ekranlarımızı şenlendirecek.

Gelin, bu özel seçkinin öne çıkanlarına yakından bakalım!

Nisan / April (Dea Kulumbegashvili, 2024)

Dea Kulumbegashvili’nin 2024’te Venedik Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü kazanan filmi “NİSAN”, bizi Gürcistan’da, bir köy hastanesinde jinekolog olarak çalışan Nina’nın içsel çöküşüne tanık olmaya davet ediyor. Kürtaj ve doğum kontrolü gibi son derece hassas konuları, yönetmenin kendine özgü sessizliği ve mesafeli estetiğiyle ele alan film, kadın bedeni üzerindeki toplumsal baskıyı soğukkanlı ama sarsıcı bir dille yansıtıyor. Her karesi bir anlam taşıyan, derinlemesine bir psikolojik drama bekleyenler için “Nisan”, kaçırılmaması gereken bir deneyim. Bu filmin detaylı incelemesi ve ödüllerle dolu yolculuğu hakkında daha fazlasını merak ediyorsanız, sitemizdeki diğer yazılarımıza göz atabilirsiniz.

Balkondaki Kadınlar / The Balconettes (Noémie Merlant, 2024)

Marsilya’yı kavuran bir sıcak hava dalgası yüzünden bir dairede mahsur kalan üç kadının hikayesi… Noémie Merlant’ın yönettiği “BALKONDAKİ KADINLAR”, onları korkunç bir ilişkinin ortasında, özgürlük hasretiyle kavrulurken odağına alıyor. Cinsellik, ataerkillik ve beden politikası temalarını korku-komedi türüyle harmanlayan film, Merlant’ın cesur ve punk esintili anlatımıyla dikkat çekiyor. Güldürürken düşündüren, sınırları zorlayan bir sinema deneyimi arayanlar için “Balkondaki Kadınlar”, ağustos ayının sürprizlerinden olacak.

Evrensel Dil / Universal Language (Matthew Rankin, 2024)

2024’te Cannes’da prömiyer yapan Matthew Rankin imzalı “EVRENSEL DİL”, Farsça konuşulan, buz kesmiş Winnipeg sokaklarında geçen üç parçalı absürt bir anlatı sunuyor. Göç, aidiyet ve iletişim temalarını şiirsel mizahla birleştiren film, Jacques Tati’yi anımsatan komedi üslubuyla dikkat çekerken, bir yandan da İran sinemasına selam duruyor. Farklı kültürlerin nasıl bir araya geldiğini, iletişimin ne kadar karmaşık ve komik olabileceğini gösteren, zekice bir yapım.

Ütopya’dan Sekiz Kartpostal / Eight Postcards From Utopia (Radu Jude, Christian Ferencz-Flatz, 2024)

Radu Jude ve Christian Ferencz-Flatz’ın 2024’te Locarno Film Festivali’nde prömiyer yapan belgeseli, Romanya’nın post-komünist dönemine ait televizyon reklamlarından oluşan çarpıcı bir kolaj. Geçiş sürecinin ideolojik ve kültürel izlerini inceleyen bu hicivli yapım, şanlı bir tarih anlatısı, hızlı zenginlik hayalleri ve cilalı bir gelecek vaatleriyle bezeli reklamların nasıl bir toplumsal dönüşümü yansıttığını gözler önüne seriyor. Tarihe farklı bir pencereden bakmak isteyenler için eşsiz bir belgesel.

Neukölln’ün Örümcek Adamı (Altay Erlik, 2024)

Altay Erlik imzalı “NEUKÖLLN’ÜN ÖRÜMCEK ADAMI”, Almanya’dan sınır dışı edilme riskiyle karşı karşıya kalan yönetmenin sokakta karşılaştığı ve Örümcek Adam maskesi takan bir evsizle yaptığı röportajdan yola çıkıyor. Belgesel, bu kısa röportajdan ilhamla toplumdaki yabancılık, aidiyet ve kaygılar üzerine benzer hayatlar yaşayan kişilerle kurduğu mikro-diyaloglardan oluşan, insan odaklı bir keşif sunuyor. Modern şehirdeki yalnızlığa ve beklenmedik kahramanlara dair dokunaklı bir bakış.

Avarya – Altın Vuruş – Lâl (Gökalp Gönen)

Animasyonun ülkemizdeki en özgün temsilcilerinden Gökalp Gönen’in kısa filmleri, yönetmenin tutarlı ve seyirciyi cezbeden dünyalar yaratma konusundaki başarısını bir kez daha ortaya koyuyor. Bilimkurgu türündeki ödüllü “AVARYA” (2018), fantastik bir hikâyeye sahip “ALTIN VURUŞ” (2015) ve alegorik bir anlatı sunan “LÂL” (2020), MUBI’nin ağustos seçkisinde izleyicilere taze bir sesi keşif şansı sunuyor. Türk animasyonunun kalitesini görmek için harika bir fırsat!

Yazın Sonu (Sis Gürdal, 2022)

Sis Gürdal’ın kısa filmi “YAZIN SONU”, 17 yaşındaki Ada’nın ilk yaz aşkını yaşarken ailesinin baskısıyla yüzleşmesini anlatıyor. Film, Ada’nın pervasız kuzeninin gelişiyle sarpa saran olayları, gençlik, bastırılmış istekler ve aidiyet temaları etrafında akıcı bir dille işliyor. Gençliğin o tatlı karmaşıklığını ve ilk aşkın sancılarını samimi bir şekilde yansıtan, dokunaklı bir kısa film.

Bars (Orçun Köksal, 2023)

İstanbul Film Festivali’nde En İyi İlk Film Ödülü’nü kazanan “BARS”, soyu tükenmiş Anadolu parsını araştırmak için Anadolu’da bir yolculuğa çıkan iki zooloğu takip ediyor. Orçun Köksal, senaryosunu da kaleme aldığı filmde mit, kayıp kimlik ve doğa arasındaki kırılgan ilişkiyi sorguluyor. Türkiye coğrafyasının mistik atmosferinde geçen, derinlemesine bir keşif.

Bulutun Altında / Under The Cloud (Pedro Reyes, 2022)

“BULUTUN ALTINDA”, Kuzey Amerika’da yerlilerin yaşadığı topraklarda yapılan nükleer deneylerin, uranyum madenciliğinin ve nükleer atık boşaltımının tarihine bakıyor. Pedro Reyes’in “nükleer kolonyalizm” kavramını masaya yatıran kısa belgeseli, bu pratiklerin sonuçlarını deneyimlemiş insanların sesini duyuruyor. Nükleer çağın gölgesinde kalmış bir adaletsizliği anlatan, sarsıcı ve düşündürücü bir belgesel.

Bu haber adada kalmaya devam etsin mi?

0 People voted this article. 0 Upvotes - 0 Downvotes.
svg

Aklında bir şey mi var?

Yorumları göster / Yorum bırak

Cevap ver

Yükleniyor
svg