Londra sanat sahnesi, Timothy Taylor Galerisi‘nde Hilary Pecis’in ikinci kişisel sergisi “Wandering” ile yeniden hareketleniyor. 12 Haziran – 19 Temmuz 2025 tarihleri arasında sanatseverlerle buluşan bu sergi, Los Angeles merkezli sanatçının gözünden gündelik hayatın sıradan anlarına dair derinlemesine bir bakış sunuyor. Pecis, canlı natürmort ve manzara resimleriyle bilinen, rengi, dokuyu ve deseni ustaca kullanarak sıradan sahneleri olağanüstü bir sanatsal düzeye taşıyan bir virtüöz.
“Wandering”, yani “dolaşmak” ya da “gezinmek” anlamına gelen bu başlık, serginin ruhunu mükemmelen yansıtıyor. Pecis, bu sergideki eserlerinde kendi günlük yaşamından esinlenerek, genellikle göz ardı edilen şehir manzaralarını tuvaline aktarıyor: merdiven basamakları, kaldırım kenarları, seyyar satıcı tezgahları… Bu, sanatçının anlık gözlemleri ve çevresiyle kurduğu samimi ilişkinin bir dışavurumu olarak karşımıza çıkıyor.
Pecis’in sanatsal üslubu, Fovistlerin coşkulu renk paletinden ve Nabis grubunun özgün form arayışından, özellikle de Matisse‘in etkisiyle besleniyor. Resimlerinde renk ve ölçekte yaptığı incelikli deformasyonlar, izleyiciye tanıdık olanı yeniden sorgulama fırsatı sunarken, bir yandan da görsel bir şölen yaratıyor. Sanatçı, sıradanlığın içindeki estetik potansiyeli adeta bir fenomenolog titizliğiyle keşfe çıkıyor.
Sergide öne çıkan bazı eserler, bu sanatsal yaklaşımın somut örneklerini oluşturuyor: “Silverlake Hillside”, otoyol çıkışındaki yoğun bitki örtüsünü dinamik bir perspektifle sunarken, “Bakery Display” bir dizi pastane ürününün zengin dokusunu ve renklerini adeta bir sensöriyal deneyime dönüştürüyor. “Creek Egret” ise sergide merkezi bir figür içeren tek eser olarak dikkat çekiyor; bir dere yatağındaki beyaz balıkçılın dingin duruşu, manzaranın içindeki canlılığı sembolize ediyor. “Hotel Pool” ve “Dock Heron” gibi eserler ise su yüzeyindeki desenlerin ve ışık oyunlarının soyut bir yorumunu sunarak izleyiciyi meditatif bir görsel yolculuğa çıkarıyor.
Hilary Pecis’in “Wandering” sergisi, modern yaşamın telaşında sıklıkla kaçırdığımız detaylara odaklanarak, bir nevi görsel mindfulness pratiği sunuyor. Sanatçı, gündeliği bir epifani anına dönüştürerek, izleyiciyi çevresine daha dikkatli bakmaya ve sıradanlığın içindeki şiirselliği keşfetmeye davet ediyor. Bu sergi, hem sanatsal tekniklerin inceliği hem de ele aldığı konuların derinliği açısından modern sanatın sunduğu entelektüel zenginliği bir kez daha gözler önüne seriyor.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak