
Lee Miller’ın hayatı, kendi deyimiyle “bir ağaç dalına çıkıp, o dalı arkasından kesmek” kadar cüretkâr bir serüven. 1920’lerin sonunda New York’un en aranan modellerinden biriyken, sadece “bakılan” bir nesne olmayı reddedip Paris, Londra ve Kahire’nin avangart sahnelerinde “bakan” özneye dönüşen Miller, bu retrospektifle Birleşik Krallık’ta şimdiye kadar sergilenen en geniş kapsamlı arşiviyle karşımızda.
Sergi, yaklaşık 250 orijinal baskıyla Miller’ın şaşırtıcı kariyer duraklarını birbirine bağlıyor:
Sürrealizm ve Paris: Man Ray ile olan iş birliği ve sürrealizmin o rüya gibi, tekinsiz estetiğini keşfi.
Mısır’ın Sessizliği: 1930’larda Kahire’nin uçsuz buçaksız peyzajlarında yakaladığı, daha az bilinen ama bir o kadar lirik kareler.
Savaşın Ham Gerçekliği: İkinci Dünya Savaşı sırasında Vogue için çalışan bir savaş muhabiri olarak, cephe hatlarından Buchenwald ve Dachau’nun dehşetine kadar uzanan o “korkusuz” vizyonu.
Burada Miller’ın gözü, en estetik moda çekiminde bile sürrealist bir gizemi, en ağır savaş karesinde bile insani bir şiirselliği korumayı başarıyor.
Önemli Hatırlatma: Galeri, bu serginin cinsel içerik ve savaşın yarattığı insani acıları (ölü bedenler, intihar ve acı çeken insanlar) içeren sarsıcı görseller barındırdığı konusunda bir içerik uyarısı yapıyor.






