Ah, “It’s Always Sunny in Philadelphia”… Bu dizi, sitcom tarihinin belki de en “canavar” karakterlerine ev sahipliği yapıyor. On yedi sezondur ve yirmi yılı aşkın süredir, bu çete yangın çıkarmaktan polis memuru kılığına girmeye, kokain dağıtmaktan cinsel saldırıya, hatta cinayete kadar sayısız korkunç eyleme imza attı. “Bunlar nasıl insanlar?” diye sorarken bir yandan da gülmekten kendimizi alamadığımız o nadir dizilerden! Peki, bu kadar “şeytanın avukatı” bir çetenin işlediği suçlar arasında, sizce en kötüsü hangisi olabilir? Düşündüğünüzden çok daha tüyler ürpertici bir cevabı var!
Dizinin hayranları bilir, Frank’in (Danny DeVito) çorbaya ceset koyduğu zamanlar, Dennis’in (Glenn Howerton) o “implicat…” (imajı, ah o imajı!) üzerine kurulu psikolojik manipülasyonları, hatta Dee’nin (Kaitlin Olson) o bitmek bilmeyen başarısızlıkları… Hepsi birbirinden beter. Ama gelin görün ki, 13. sezonda yaşanan bir olay, bu kara listenin zirvesine oturuyor.
Mac ve Charlie’nin Karanlık Çıkışı: Bisikletler ve Minik Kurbanlar!
“The Gang Gets New Wheels” (Çete Yeni Tekerleklere Sahip Oluyor) adlı o unutulmaz bölümde, Mac (Rob McElhenney) ve Charlie (Charlie Day), dizinin o kendine has “gerçeküstü” mizahını bir kenara bırakıp, gerçekten mide bulandırıcı bir şeye imza atıyorlar. Shawn Dumont’un oğlu ve arkadaşlarının, Mac ve Charlie’nin yeni bisikletlerini çalmasıyla başlayan olaylar, karakterlerin çocukluklarındaki benzer bir travmatik olayı yansıtıyor. Bu ikili, Shawn ile yüzleşemeyince, tüm öfkelerini masum çocuklardan çıkarmaya karar veriyorlar.
Ve işte o an… Mac ve Charlie, birden fazla çocuğu acımasızca dövüyor, etrafa fırlatıyor ve tekmeliyorlar. Bu sahne, şiddetin ve anlamsızlığın öyle bir karışımı ki, izlerken kahkaha atmakla dehşete düşmek arasında gidip geliyorsunuz. Saldırının ardından, Charlie’nin “Galiba çocuklardan birini öldürdüm!” diye çığlık atması ve Mac’in buna “Ben de öyle düşündüm!” diye cevap vermesi, sahnenin korkunçluğunu ve kara mizahını doruklara çıkarıyor.
Evet, Frank’in çorbaya ölü bedenler koyması gibi iğrenç eylemler ya da Dennis’in psikolojik işkenceleri gibi şeyler var. Ama Mac ve Charlie’nin masum çocuklara karşı bu denli kasıtlı ve yoğun şiddet uygulaması, dizinin tarihinde tekil bir “en kötüsü” olarak öne çıkıyor. Bu sahne, özellikle çocukluğunda zorbalığa uğramış olanlar için daha da karanlık bir mizah barındırsa da, genel olarak dehşet verici bir nitelik taşıyor. İşin ironik yanı ise, genellikle Frank, Dennis ve Dee’den daha az “kötü” görünen Mac ve Charlie’nin bu denli iğrenç bir eylemi gerçekleştirmiş olması. Bu, dizinin karakterlerinin ne kadar yozlaşabileceğine dair acımasız bir hatırlatma.
“It’s Always Sunny”, bu tür karanlık konuları ele alışı ve bunu bir şekilde komik hale getirebilmesiyle benzersiz. Bizi hem güldürüyor hem de insan doğasının en dibine bakmaya zorluyor. Ve evet, bazen izlerken “Aman Tanrım, bunlar gerçekten kötü insanlar!” diye düşünüyoruz ama bir sonraki sahnede yine kahkahalara boğuluyoruz. Bu, dizinin dahiyane, rahatsız edici ama bir o kadar da büyüleyici gücü! Eğer “It’s Always Sunny in Philadelphia”yı henüz izlemediyseniz, bu çılgın çeteyi HBO Max’te keşfedebilirsiniz. Ama uyarmadı demeyin, mideniz bulanabilir!
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak