
Londra’nın finans merkezinde, gökdelenlerin gölgesinde saklanan antik bir tapınağın tam üzerinde, zamanın hem durduğu hem de birbirine karıştığı bir mekan hayal edin. Apartman No: 26’nın sanat rotasında bu hafta; arkeoloji, hafıza ve kurgunun iç içe geçtiği anıtsal bir durak var.
London Mithraeum Bloomberg SPACE, Hollandalı sanatçı Mark Manders’in site-specific yeni yerleştirmesi “Room with All Existing Words” adlı sergisini sunmaya hazırlanıyor. 22 Ocak 2026’da açılacak olan sergi, antik Roma kalıntılarıyla çağdaş sanatı büyüleyici bir diyalogda birleştiriyor.
Mark Manders, otuz yılı aşkın bir süredir geliştirdiği ve “bir bina olarak otoportre” (self-portrait as a building) şeklinde tanımladığı devasa bir kurgusal dünya üzerinde çalışıyor. Sanatçının eserleri, sanki arkeolojik bir kazıda yeni gün yüzüne çıkarılmış kadim kalıntılar ile sanatçının atölyesinde yarım bırakılmış taze işler arasında tekinsiz bir noktada duruyor.
“Room with All Existing Words” sergisinde bizi neler bekliyor?
Zamanın Muğlaklığı: Manders’in heykellerinde kullandığı bronz ve kil formlar, dondurulmuş bir inşa sürecini andırıyor. Eserler hem zamansız hem de “henüz bitmiş” gibi bir his uyandırıyor.
Anıtsal Başlar: Serginin merkezinde yer alan devasa insan başı heykeli, izleyiciyi antik çağlardan kalma bir rölöveyle karşılaşmışçasına bir atmosferin içine çekiyor.
Dilin Fragmanları: Manders, yerleştirmelerinde kendi icat ettiği gazetelerden parçalara ve üzeri boyanmış metinlere yer vererek, tarihin nasıl inşa edildiğini ve anlamın nasıl parçalardan türetildiğini sorguluyor.
Sergi, Bloomberg’in Avrupa genel merkezi binasının altında bulunan ve M.S. 240 yılına tarihlenen Mithras Tapınağı’nın (London Mithraeum) hemen üzerinde yer alıyor. Kazı çalışmaları sırasında çıkarılan gerçek Roma eserlerinin sergilendiği bir alanda Manders’in kurgusal “relic”leri (kalıntıları), tarihin sürekli yeniden yazılan bir anlatı olduğunu hatırlatıyor.
Manders’in bu çalışması, tapınağın gizemli atmosferine güçlü bir yankı bırakırken, izleyiciyi “ne korundu, ne kayboldu ve ne hala çözülememiş olarak duruyor?” sorularıyla baş başa bırakıyor.
Londra’nın kalbinde, tarihin katmanları arasında Manders’in sessiz ve gizemli dünyasını keşfetmek, 2026’nın en etkileyici sanat deneyimlerinden biri olmaya aday.






