Gerek Pentagram’la imza attığı harika albümlerle gerek solo işleriyle beğeniyle takip ettiğimiz Demir Demirkan bu sefer bir kitapla karşımızda. Dört kitaplık serinin ilki “Zamanda Saklı”yı Kara Karga Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluşturan Demirkan’la yazıyla olan ilişkisini, kitabın hikayesini ve “Sandık Hikayeleri” projesini konuştuk.
-Öncelikle merhaba, nasılsınız? Bu aralar kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Merhaba, iyiyim çok teşekkür ederim. Heyecanlıyım bu aralar. Romanın okuruyla buluşması benim için çok güzel ve daha önce yaşamadığım bir deneyim.
-Aklınızda ne zamandan beri kitap yazma fikri vardı?
Üniversitede İngiliz Edebiyatı okuduğum yıllardan beri kısa hikayeler yazıyordum ve birkaç da roman taslağı vardı. Bu kısa hikayelerin bazıları enstrümantal parçalara dönüşüp dinleyicisiyle buluştu ve hikayelerin hepsi de arşivimde duruyor. Roman yazmak için gerekli motivasyonu ve zamanı ancak geçtiğimiz yıl bulabildim. Dört kitaplık bu serinin fikrini oluşturduktan sonra motivasyonumun büyük bir bölümünü konseptin çekiciliği sağladı. Yani hikâyeye gönülden bağlandım ve sonra da yazmaya başladım.
-Üniversite yıllarınızdan beri kısa hikayeler kaleme alıyormuşsunuz. Yazıyla olan yakınlığınızı neden bu kadar geç öğrendik?
Her şeyin bir zamanı var gerçekten. Kim bilir, belki daha önce yapsaydım tam hakkını veremeyecektim. Ayrıca uzun zamandır şarkı da yazmıyorum. Şarkı sözü formundan ziyade daha uzun formlardaki anlatım özgürlüğüne ihtiyaç duyuyordum bir süredir. Bu da kitap yazma isteğimi tetikleyen etkenlerden biri olabilir.
-“Sandık Hikayeleri” projesi nedir, sizden dinleyebilir miyiz?
“Sandık hikayeleri” dört kitaptan oluşan bir seri. Hikayeler birbirinin devamı değil ama birbirine bağlayan unsur büyülü bir sandık. Kahramanın veya kahramanların, “tesadüfen” yaptıkları seçimler dolayısıyla, insan olma deneyimlerinin temel kavramlarını sorgulatıyor. İlk kitap “Zamanda Saklı”, “aşk” üzerine. Aşkı sadece cinsel aşk çerçevesinden çıkarıp özgürleştirici bir ruhsal deneyim halinde anlatıyor. Diğer kitapların temelindeki kavramları şimdi burada açık etmem doğru olmaz, onları da zamanı gelince açığa çıkaracağım. Bir de bu romanların birer de müzik albümü olacak.
– “Sandık Hikayeleri”, “4 Kitap – 4 Albüm” olarak mı insanlarla buluşacak?
Evet, plan bu. Şu anda Zamanda Saklı’nın albümünü oluşturuyorum.
-“Zamanda Saklı”da mistisizm, spiritüalizm, hayatın içinde mesaj olarak anlamlandırılabilecek konular, işaretler dikkat çekiyor. Siz mistizmle ne zamandır ilgilisiniz?
Lise yıllarımdan beri ezoterizm ve içsel çalışmalar ile yoğun anlamda ilgiliyim. Mistisizme karşı pek bir ilgim olmadı ama içsel çalışmaların ve ezoterizmin zihin ve bilinç altı üzerindeki etkileri ve bunların bilimsel olarak oluşturulmuş açıklama ve metotlarıyla ilgileniyorum.
-Kitabın isminden yola çıkarak sormak istiyorum. Zaman sizin için nasıl bir kavram? Zaman geçtikçe unuttuklarımız, zamanla aştıklarımız, zamanla alıştıklarımız, zamanla tanıdıklarımız gibi “zaman” ile nitelenen pek çok şey var. Peki, zamanda ne saklı?
“Zamanda Saklı” olan şeyin ne olduğunu kitabı okuyunca zaten anlayacak okur, benim bunu açıkça söylemem büyüyü bozar. Zaman kavramının sadece insan zihni tarafından, kendini evrende konumlandırmak için üretilmiş bir araç olduğunu artık herkes biliyor. Gerçekte var olmayan, sadece bizim sınırlı bir hayat süremiz olduğunu fark etmemizden dolayı, olaylar zincirini sıraya koyarak oluşturduğumuz bir boyut. En basit anlatımıyla zamanı çizgisel değil de küresel olarak algılayabildiğimizde aslında her şeyin eş zamanlı olarak vuku bulduğunu anlarız. Bütün bu algıyı da dili kullanarak açıklamaya çalıştığımızda ortak bilince ait kavramlar ile anlatmaya çalışırız.
Sanat ile olan anlatımda roman, resim, heykel, şiir, şarkı olarak hissini, duygusunu anlatmaya çalışırız. Bilim ile anlatacak olursak da kuantum fiziği, çok boyutlu evren teorisi, vs gibi bilim dallarına ihtiyaç duyarız. Tabii bir de felsefi boyutu var işin… Bildiğimiz anlamda, gündelik kullanımdaki bahsettiğimiz “zaman” olayların öncelik sırası ve eş zamanlılıklarını anlatmak için kullandığımız faydalı bir araçtan öteye geçmiyor.
Odağımızı genişletip yüz milyonlarca yılın büyüklüğünü anlamaya çalıştığımızda kendimiz için hissettiğimiz “önemsizlik” duygusu bizi felsefeye, sanata, bilime sevk ediyor ve kısacık var oluşumuzu aklayıp büyük bir akışın içinde kendimizi değerli kılabilmek için üretime geçiyoruz. Durmadan dinlenmeden var oluşumuza tanıklık edilmesini sağlayacak, varlığımızı “gerçek” kılacak ve hatta yok olduktan sonra da uzun süreler boyunca hatırlanır kılacak davranışlar “hayatımız” dediğimiz şeyi oluşturuyor.
-Kitapta olduğu gibi yaşadığınız bazı olayları ya da tesadüfleri “bir mesaj” olarak mı yorumlarsınız?
“Tesadüfler de tercihtir” çok boyutlu bir cümle. Hangi açıdan bakarsanız o şekilde yorumlayabilirsiniz. Bilinç altının egemenliği ve özgür iradenin aslında var olmadığı, ya da büyük bir sistemin içinde “yazgımız” ne ise onu yaşadığımız veya kendi kendimizi nasıl sabote ettiğimiz konularını sorgulatıyor.
-Bir albüm yayınladığınızda duyduğunuz heyecanla bir kitap yayımladığınızda duyduğunuz heyecan aynı mı?
Hayır pek aynı değil. Müzik dinlemek çok az efor gerektiren bir işlev ama kitap okumak için ciddi bir zaman ve efor gerekiyor ve sosyal bir ortamda tezahür edemiyor okumak. Okurların bu zamanı ayırıp, oturup kitabı okuması başka bir değer katıyor bu alandaki üretime. Müziğim dinlendiği zaman çoğullara hitap etmek, kitabım okunduğu zaman da bireyin kulağına fısıldamak gibi bir his geçiyor bana. Evet, tabii ki kulaklığınızı takıp başınızı yastığa koyup şarkılarımı, gitarımı dinleyebilirsiniz ama anlatmaya çalıştığım şey kitap okumanın kişisel olarak daha aktif bir efor gerektirdiğini anlatmaya çalışıyorum.
Dolayısıyla, özellikle ilk kitabım olduğu için duyduğum heyecan kesinlikle çok farklı ama beni en çok duygulandıran tarafı, yayınevinden tutun da, en yakınımdakilerden medyaya, her yaştan okuyucuya kadar herkesten kitap hakkında duyduğum olumlu eleştiriler. Çok uzun zamandır böylesine derin bir müteşekkirlik hissi yaşamamıştım ve bunun için herkese tekrar tekrar, sonsuz teşekkürler!
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum yap