Cincinnati Sanat Müzesi’nde Büyüleyici Bir Deneyim: Shahzia Sikander’dan “Kolektif Davranış”

Cincinnati Sanat Müzesi’nde Shahzia Sikander‘in “Collective Behavior” (Kolektif Davranış) sergisini deneyimleme fırsatı bulduk ve sanatçının olağanüstü kariyerine yakından tanıklık ettik. Sanatçının şimdiye kadarki en büyük ve en kapsamlı sunumu olan bu sergi, bizi minyatür sanatının modern yorumlarından, dijital enstalasyonlara kadar uzanan çok katmanlı bir dünyaya taşıdı.

Sergiye adım attığımızda, Sikander’in Pakistan’ın Lahor kentindeki köklerinden nasıl beslendiğini ve Orta ve Güney Asya el yazması resim geleneklerini alt üst ederek neo-minyatür formunu nasıl başlattığını anladık. Çalışmalarında ince detaylarla güçlü sembolizmi bir araya getirmesi gerçekten dikkat çekiciydi.

Gördüğümüz eserler arasında, Philadelphia Sanat Müzesi tarafından yaptırılan ve etkileyici 7.1 surround sesiyle büyüleyen HD video animasyonu “Disruption as Rapture” (2016) vardı. Bitkisel renkler, kuru pigmentler ve çay kullanarak wasli kağıdı üzerine yaptığı “Elusive Realities” (2000) ve “A Slight and Pleasing Dislocation” (1993) gibi eserler, minyatür resim geleneğini nasıl yeniden yorumladığını gösteriyordu. Özellikle “Cholee Kay Peechay Kiya? Chunree Kay Neechay Kiya? (Bluzun Altında Ne Var? Elbisenin Altında Ne Var?) (1997)” gibi eserleri, hem sanatsal hem de kültürel derinliğiyle bizi düşündürdü.

Sergideki “Baggage Warrior” (2024) gibi yeni tarihli eserler ve cam mozaikler (örneğin “Arose” (2020) ve “Fixed, Fluid” (2022)) ise sanatçının pratiğini nasıl genişlettiğini ve farklı medyaları ustaca kullandığını gözler önüne serdi. Sergide dolaşırken, Sikander’in sanatsal yolculuğunun sadece resimlerle sınırlı kalmadığını, medya eserleri ve heykellerle de modern Amerikan geleneğinde Güney Asya diasporası sanatını nasıl öne çıkardığını hissettik.

Sergide öne çıkan eserlerin sözlü açıklamalarını sunan sesli sergi turu, sanatçıların niyetlerini ve eserlerin katmanlarını daha iyi anlamamızı sağladı. Müze genelindeki bu kapsamlı sunum, Shahzia Sikander’in sadece bir sanatçı değil, aynı zamanda küresel bir anlatıcı olduğunu kanıtlıyordu.